GEBELİĞİN DÖNEMLERİ VE SIKÇA KARŞILAŞILAN PROBLEMLER
Gebelik özellikleri yönünden üç ayrı döneme ayrılır:
1. trimester (ilk 13 hafta)
2. trimester (14-27. haftalar arası)
3. trimester (27-40. haftalar arası) olmak üzere.
İLK ÜÇ AYDAKİ FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER ve SIKÇA SORULANLAR
• Yorgunluk, halsizlik
• Bulantı ve kusmalar
• İdrara sık çıkma
• Göğüs Hassasiyeti
• Baş ağrısı ve kendini iyi hissetmeme
• Hafif kilo artışı
• Nokta şeklinde kanama (lekelenme).
• Kasık ağrısı
• Uykuya eğilim, psikolojik huy değişiklikleri
İlk üç aylık dönem vücudumuzda önemli değişikliklerin olduğu ve gebeliğe
adaptasyonun gerçekleştiği bir dönemdir. Kişi bu dönemde gebeliğin ilk
heyecanını yaşarken bir takım sorunlarla da karşı karşıya kalabilir.
İLK ÜÇ AYDA SIKÇA SORULAN SORULAR
“Bu bulantılarım ne zaman bitecek?”
Gebeliğin erken dönemindeki bulantı ve kusmalarda; plasentadan salgılanan
hormonlar, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı
mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroid bezinin normalden çok çalışması
gibi pek çok neden suçlanmıştır.
Gebelikte mide ve barsaklar, gebelik hormonlarının etkisi ile daha yavaş
boşalır. Buna bağlı hazımsızlık, şişkinlik ve gaz şikayetleri olabilir.
Midesinde gebelik öncesinde ülseri olanlarda bulantı ve kusma şikayetleri daha
dirençli ve uzun süreli olabilir. Ayrıca bulantı ve kusmalar, stres ve
yorgunluğa bağlı olarak da artabilir.
Bulantı ve kusmalar sabahları daha sık olmakla birlikte, günün her saatinde
karşınıza çıkabilir. Genelde ilk gebeliklerde, genç kadınlarda ve ikiz
gebeliklerde daha şiddetlidir.
Bulantılar, çoğunlukla 4 – 8 haftalıkken başlar ve 14 – 16 haftalıkta azalır.
Fakat bazı kadınlarda bulantı ve kusma 3. aydan sonra başlayabilir ve bazı
kadınlarda ise tüm gebelik süresince devam edebilir. Bu tür durumlarda eğer
verilen ağızdan ilaç tedavilerine rağmen problem devam ederse hastaneye
yatırılarak serum ile besleme gerekebilir.
Öneriler
Gün içinde daha sık ve küçük öğünler şeklinde yemeniz bulantılarınızı azaltır.
Yemekler sırasında az sıvı almak da iyileşmeye yardımcı olur. Bunları yapmanın
amacı mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır. Çünkü her iki
durum da bulantıyı arttırabilir.
Beslenme diyeti olarak katı, kuru, yağsız ve tuzlu gıdalara yönelin. Eğer tatlı
veya meyve yediğinizde bulantınız olmuyorsa bunları da yiyebilirsiniz.
İlk kalktığınız zaman eğer bulantınız çoksa yataktan çıkmadan önce demli olmayan
bir çay için. Yatağın başında galeta, tuzlu kraker gibi kuru şeyler bulundurun.
Sabahları yataktan ani bir şekilde kalkmayın. Gebeliğin erken döneminde sık
görülen yorgunluk da bulantıyı şiddetlendirebilir.
Hoş olmayan koku ve yiyeceklerden kaçının. Özellikle mutfak kokularından ve ağır
parfümlerden uzak durun.
Tüm önlemlere rağmen bulantınız geçmiyorsa doktorunuza başvurun. İlaç tedavisi
veya hastaneye bir süre için yatışınız gerekebilir.
”Kendimi daha sinirli, gergin ve alıngan hissediyorum”
Gebeliğin ilk 3 ayında anne adayında bazı psikolojik değişiklikler ortaya
çıkabilir. Örneğin kişi çok neşeliyken aniden ağlama krizlerine tutulabilir.
Bazan çok sinirliyken bazı günler sakin olabilir.
Gebelikte depresyon, aşırı alınganlıklar, aşırı uyuma isteği gibi şikayetler sık
olarak görülür. Gebeliğin ilk 3 ayı gebeliğe adaptasyon dönemidir ve kişi
gebeliğe uyum sağladıkça bu sorunlar da yavaş yavaş ortadan kalkacaktır.
Yine, gebeliğin son haftalarında tekrar bir takım huzursuzluklar ortaya
çıkabilir. Bu huzursuzlukların kaynakları ise doğumla ile ilgili endişeler,
doğum sonrası anne olmanın getirdiği tedirginlikler, bekleyen maddi ve manevi
yükümlülüklerdir. Kişi sinirli, heyecanlı olabilir, uyku problemleri ortaya
çıkabilir.
Öneriler
Tüm bu şikayetler geçici olan ve fazla endişe edilmemesi gereken durumlardır.
Hemen hemen her kadın bu duyguları yaşar.
Benzer şekilde baba adayında da bir takım sıkıntılarla yüzleşebilirler. Eşinin
durumu hakkında endişeler taşıyabilir ve konuyla ilgili bilgisi yoksa ona yardım
edememenin üzüntüsünü yaşayabilir. Bu nedenle çiftler kendilerinden önce böyle
bir deneyim yaşayan arkadaşları ile konuşarak onların tecrübelerinden
yararlanabilirler.
Ancak unutulmamalıdır ki en profesyonel yardım konunun uzmanı olan hekimlerden
alınabilir.
“Sürekli idrara çıkıyorum”
İlk üç ayda rahmin büyüyen hacmi ile birlikte
böbreklerin fonksiyonlarındaki değişimler size
idrara çıkma ihtiyacı hissi verir. Hatta
hapşırırken, öksürürken ve gülerken idrar
kaçırabilirsiniz. Bunun nedeni, büyüyen
rahmin idrar torbasına yaptığı baskıdır.
İdrar şikayetleri 4. aydan sonra hafiflese de son aylarda bebeğin başının
mesaneye basısı sonucu genellikle yeniden artacaktır.
Öneriler
Sürekli idrara çıkma problemleriyle başedebilmek için; yatmadan birkaç saat önce
su içmeyi kesmeniz önerilir. Böylelikle gece boyunca daha az kalkarsınız ve
uykunuz bölünmez.
Ancak tüm gebelik süresince sıvı alımını azaltmanız kesinlikle önerilmez. Çünkü
bol su içmenin gebelik üzerine pek çok olumlu etkisi vardır.
İhtiyaç hissettiğiniz her an idrarınızı yapın. İdrarınızı tutmak, idrar
torbanızın tam olarak boşalamamasına sonucunda idrar yolları enfeksiyonuna yol
açabilir. İdrar yaparken öne doğru eğilmeniz idrar torbanızın tam olarak
boşalmasına yardımcı olur.
Sık idrara çıkma (pollaküri) ile birlikte idrar yaparken yanma ve sızlama
(disüri) ile birlikte kasık ağrısı şikayetiniz de varsa bu durum “idrar yolu
enfeksiyonu” na bağlı olabilir, hekiminize danışınız.
“Göğüslerin sızlıyor”
Östrojen, prolaktin ve progesteron adı verilen hormonlarının salgılanmasının
artması gebe kadının göğüslerindeki değişikliklerin temel nedenidir. Gebeliğin
ilk birkaç haftasında göğüslerinizde hafif değişiklikler hissedebilirsiniz,
bunlar ağrılı olabilir.
Öneriler
Bu durumda göğüslerin uyarılmaması için yatarken sütyen giyilmesi ve meme
uçlarına temastan kaçınılması bu tür şikayetleri bir ölçüde azaltacaktır.
“Başım ağrıyor ve çok halsizim”
Gebeliğin erken döneminde görülen baş ağrıları pek çok kadını rahatsız
etmektedir. Kesin nedeni belli değildir, fakat gebeliğin erken döneminde görülen
diğer rahatsızlıklar gibi, hormon düzeyinde ve kan dolaşımındaki değişiklikler
ile psikolojik nedenler suçlanmaktadır. Baş ağrısında diğer olası nedenler ise
aşırı stres ve yorgunluktur.
Gebe kaldığınızı öğrenir öğrenmez kafeini azaltırsanız veya tümden keserseniz,
bu davranış değişiklikleri de sizde bir kaç gün baş ağrısı yapabilir.
Kendini iyi hissetmeme, gebe kadınlarda sık görülür ve gebelik sırasında görülen
dolaşım değişiklikleri sonucu olabilir.
Gebeliğin 6. ayından sonra gelişen baş ağrıları ise ilk aylardakiler gibi masum
olmayabilir. Bu dönemlerdeki baş ağrılarında öncelikle tansiyonun ölçülerek
kontrol edilmesi önerilir. Çünkü “Gebeliğe bağlı hipertansiyon” ve “preeklampsi
(gebelik zehirlenmesi)” bu dönemlerde anne ve bebek sağlığını tehtid eden baş
ağrısı nedenleridir.
Stres, yorgunluk ve açlık da kendini iyi hissetmeme ve bayılmaların (senkop
nöbetlerinin) nedeni olabilir.
Öneriler
Gebeliğe bağlı baş ağrıları, yüzün ön tarafı ve kenarlarına, burun çevresine,
gözlerine sıcak kompres uygulama ile azabilir.
Ayrıca gevşeme egzersizleri, baş ağrınızı azaltmanın yanı sıra kendinizi çok iyi
hissetmenize neden olur. Bu egzersizleri gözünüzü kapatıp sakin güzel bir
düşünerek yapın.
İyi ve dengeli beslenme, güzel dinlenme, masaj, hafif egzersiz veya yürüyüşler
de önemli ölçüde şikayetlerinizi azaltacaktır.
Söylemesi çok kolaydır ama yaşamınızdaki stresi azaltmak gebeliğinizin ilk
dönemleri ile geri kalanı kolay geçirmenizi sağlayacaktır.
Ağrı kesici kullanmadan önce muhakkak doktorunuza danışın.
“Ne kadar kilo almalıyım?”
Gebelik sırasında toplam 11-14 kg alınması normal olsa da, bunun yalnızca çok
küçük bir kısmı ilk üç ayda gerçekleşir (ortalama 1 kg).
Zayıf bayanlar biraz daha fazla kilo alabilirken, kilolu bayanların biraz daha
az kilo almaları önerilmektedir.
Bebeğinizin tüm önemli yapıları ve organ sistemleri ilk üç ayda oluşur. Daha
sonraki dönemde ise bunlar büyüyüp gelişirler ve bebeğinizde kilo artışı
görülür.
İlk üç ayın sonunda, bebek ortalama 8 cm. boyunda, 20 gram ağırlığında minyatür
bir insan görünümündedir. Pek çok organ sistemleri oluşmuş ve hatta çalışmaya
başlamıştır bile. El ve ayak parmaklarında minik tırnaklar vardır. Eller birer
bezelye tanesi büyüklüğündedir.
Bebek emme hareketleri yaparak çevresini saran sıvıyı yutar ve yuttuğu sıvıyı
alttan idrar olarak çıkarır.
Gebeliğin erken döneminde birçok kadın kendisini rahatsız eden belirtilerden
şikayetçidir. Bunlar genelde endişe edilecek problemler değildir, fakat hangi
belirtilerin doktora başvuracak durumlar olduğunu bilmelisiniz.
“Lekelenme tarzında kanamalarım oluyor, normal mi?”
Gebeliğin tüm dönemleri içinde görülebilen kanama şikayetleri önemlidir. İlk üç
aydaki hafif kanamalar genel olarak düşük tehtidine bağlı ve de %90 oranında
dinlenme ile kendiliğinden geçen şikayetler olsa da siz “gebelik esnasında her
türlü kanamanızın olması durumunda doktorunuza başvurunuz”.
Kanamanın olması, gebeliğinizdeki bir problemin sonucu olabilir. Ayrıca bu durum
yalnız bebeğinizin değil sizin sağlığınız için de riskli durumlar yaratabilir.
“Kasıklarım ağrıyor”
İlk gebe kaldığınızda kasıklarınızda, kalça ve belinizde ağrı hissi ile karşı
karşıya kalabilirsiniz. Rahim büyürken onu tutan bağ dokuları da gerilir.
Ağrının sebebi de bu gerilmedir. Rahatsızlık verici olsa da, endişelenmenize
gerek yoktur.
Öneriler
Ilık bir banyo gevşemenize ve sancılarınızın hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca
dinlenme egzersizleri ile de rahatlayabilirsiniz. Ağrılarınız dayanılmayacak
kadar şiddetliyse doktorunuza başvurunuz.
İKİNCİ ÜÇ AYDAKİ FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER ve SIKÇA SORULANLAR
• Ağrı ve yanmalar
• Cilt değişiklikleri (gebelik lekelenmeleri, cilt döküntüleri, sivilcelenmeler)
• Kabızlık
• Anemi (kansızlık)
• Bacak krampları
• Kilo artışı
• Vajinal akıntı ve enfeksiyonlar
• Aşermeler
İkinci üç aylık dönem gebeliğin 13. Haftası ile 27. Haftası arasındaki dönemdir.
“Altın dönem” olarak da adlandırılan bu dönemde gebeliğin başlangıcındaki yan
etkiler azalmış ve son üç aydaki rahatsızlıklar ise henüz başlamamıştır.
Bu dönemde bulantınız azalmıştır, uykularınız düzelmiştir ve enerjiniz yerine
gelmiştir. Ayrıca bu dönemde bebeğiniz size gerçek gibi gelmeye başlamıştır. 16
– 20. haftalar arasında bebeğin hareketlerini hissedebilirsiniz.
4 – 5. Aylarda artık karnınız yavaş yavaş belirmeye başlamıştır. Gardrobunuzu
değiştirmenin, 14-16. haftalardan itibaren ultrasonla cinsiyeti görünür hale
gelen bebeğiniz için evinizde hazırlıklar yapmanızın zamanı gelmiştir.
İKİNCİ ÜÇ AYDA SIKÇA SORULAN SORULAR
”Bebek hareketlerini ne zaman hissedeceğim?”
Daha önce doğum yapmış olan hanımlar bu konuda da tecrübelerini gösterirler. Bu
hanımlar genelde 16. hafta civarında bebeğin oynadığını hissederken ilk
gebeliğini yaşayanlar 18-21. haftalar arasında bu duyguyla tanışırlar.
Anne adayları bebeğin oynama hareketlerini, “içlerinde bir kuşun kanat
çırpışına” benzetebilirler. Bebeğin oynaması anne-baba adaylarına huzur ve
mutluluk verici bir olaydır. 4. aydaki bebeğin boyu 15 cm, ağırlığı yaklaşık 150
gramdır.
6. ayın sonunda ise bebeğin boyu 30 cm., ağırlığı ise 900 gramı bulur. Bebek bu
dönemden sonra hızlı bir büyüme temposuna girmiştir ve doğuma kadar kilosu
yaklaşık üç kat artacaktır.
”Karnımda ağrı ve yanmalar hissediyorum”
İkinci üç aylık dönemde uterusun (rahmin) genişliğinde hızlı bir artışı
farkedersiniz.
Kadın rahmi, vucüdumuzda kendi büyüklüğünün üstüne bu kadar fazlasına çıkıp
doğumdan sonra tekrar eski haline dönebilen tek organdır.
Uterus (rahim) büyürken, vücudunuzun içinde o bölümde olan diğer organlar normal
yerlerinden birazcık uzaklaşacaklardır. Bu nedenle bu organları tutan kas ve bağ
dokularında aşırı bir gerilme olacaktır. Bu organ büyüme ve gerilmeleri anne
adayını rahatsız edebilir.
Bu dönemde görülen ağrı ve yanmaların esas nedeni uterusun ağırlığı ve
genişliğindeki artış ile gebelik hormonlarıdır.
”Belimde ve sırtımda ağrılar oluyor”
Gebelik sırasında kalça bölgenizdeki kemiklerin arasındaki eklemler yumuşayıp
gevşerler. Bunlar doğum sırasında bebeğin bu bölgeden geçebilmesi için bir
hazırlıktır.
Bu dönemde, rahminizin ağırlığı artar ve ağırlık merkezinin yeri değişir. Bunun
sonucu olarak zamanla ve belki hiç farkında olmadan, vücut şekliniz ve yürüme
şekliniz değişir. Ağırlık merkezindeki değişiklikler sırt ağrılarına neden olur.
Öneriler
Şikayetlerinizi en aza indirmek için oturmanıza, kalkmanıza ve yürümenize dikkat
edin, kendinizi fazla zorlamayın, ağır yük kaldırmaktan kaçının ve ağrılarınızın
arttığı durumlarda uzanarak dinlenin.
Ayrıca bel ve sırt sağlığını olumsuz etkileyen topuklu ayakkabı giymekten
kaçının. Her zaman için düz ve mümkünse ortopedik tabanlı ayakkabıları tercih
edin.
Karın bölgenizdeki kasları çalıştırmak için yapılan egzersizler bel ve sırt
ağrısının azalmasına yardımcı olacaktır.
”Kasıklarımda ağrılar oluyor”
İkinci dönemdeki alt karın bölgesindeki ağrıların nedeni, genişleyen rahmin
kaslarının ve rahmin çevresindeki asıcı bağ dokusunun gerilmesidir. Bu durum
tıbbi literatürde “Round ligament ağrısı” olarak geçer.
Ayrıca daha önceden karın bölgesine uygulanan bir ameliyat geçirmişseniz ağrının
nedeni buradaki iç yapışıklıkların gerilmesi de olabilir.
Gebelik sırasında bazen appendisit veya safra kesesi taşı (kolesistit) nedenli
ani ağrılar farklı yerlerde ve şekillerde oluşabilir. Bu ağrıların farklı yerde
oluşmasının nedeni, büyüyen rahmin bu organları bulundukları yerden başka tarafa
itmesidir.
Öneriler
Kasık bölgesindeki ağrı bebeğiniz ve sizin için bir tehdit oluşturmasa da, bu
şikayetinizin fazla ve uzun süreli olması durumunda mutlaka doktorunuza
bildirin. Çünkü bu ağrıların nedeni (erken gebelik haftalarında) dış gebelik,
düşük tehlikesi ve ileri gebelik haftalarında erken doğumun başlangıcı olabilir.
Kasık ağrınız şiddetli ise, oturma veya yatma veya alacağınız sıcak bir duş
şikayetinizi bir ölçüde azaltabilir.
”Bacaklarımda kramplar oluyor”
Bacaklardaki kramplar genelde 3. Aydan
sonra sık görülür. Özellikle geceleri oluşur
ve hatta bazen uykudan uyandıracak kadar
şiddetlidir.
Bacak kramplarının kesin nedeni belli
olmamakla beraber kalsiyum ve
magnezyum azlığı genel olarak
suçlanmaktadır.
Öneriler
Bacak krampları sizi çok rahatsız ederse, öncelikle kalça kaslarınızı gerici
egzersizler yapın. Uzun süre oturmaktan veya uzun süre yürümekten kaçının. Eğer
aniden kramp girerse, dizinizi gererek ayağınızı hafifçe yukarı kaldırın.
O bölgeye masaj, sıcak uygulamalar rahatlatıcı olabilir. Bazı hekimler
tarafından hastalara kalsiyum, magnezyum veya B6 vitaminleri reçete
edilebilmektedir.
”Midem yanıyor”
Mide yanmasının en sık sebebi, “reflü” olarak bilinen mide içeriğinin yemek
borusuna doğru geri kaçmasıdır. Bunun sonucunda mide asitleri yemek borusunu
tahriş eder.
Gebelikte reflü’nün normalden daha sık olarak karşımıza çıkmasının bir kaç ayrı
nedeni vardır. En önemli neden büyüyen uterusun (rahmin) mideyi yukarıya
itmesidir.
Diğer bir neden, sindirim sisteminin çalışması hormonların (özellikle
progesteron hormonu) etkisi altında yavaşlaması sonucunda yemek borusunda dalga
şeklinde hareketlerle ilerleyen yiyeceklerin gidişi gebelik sırasında
yavaşlamaktadır. Midenizin boşalması gecikmekte ve yiyecekler sindirim
sisteminden daha yavaş boşalmaktadır. Bunun sonucunda hazımsızlık, şişkinlik ve
bulantı hissi gibi şikayetler de görülebilecektir.
Ayrıca mide ile yemek borusu arasındaki büzücü kas yine gebelikte artan
progesteron hormonu etkisiyle gevşemekte ve mide asid içeriği yemek borusuna
geçerek göğüste yanma şikayetine yol açabilmektedir.
Öneriler
Bulantı ve kusmayı önlemek için, az az ve de sık sık beslenin. Fazla asidli
gıdalar ile aşırı acılı, ekşili, baharatlı, yağlı gıdalardan uzak durun. Fazla
miktarda çay, kahve ve çikolatadan sakının.
Kızartma türü gıdalar yerine haşlama türü gıdaları tercih edin. Soda içmeniz
bazan şikayetlerinizi azaltabilir.
Ayrıca mide yanmanızı artıran ani öne eğilmeler gibi hareket ve pozisyonlardan
kaçının. Hatta geceleri yatarken başınızın altına bir yastık daha koyup başınızı
biraz daha yükseltebilirsiniz.
Her şeye rağmen mide yanmanız çok fazla ise doktorunuz size bir takım antiasid
ilaçlar verebilir, fakat doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız.
”Cildim eskisi gibi değil”
Gebelik sırasında salgılanan bazı hormonlar cildinizde belirli değişikliklere
neden olur.
En sık karşılaşılan problem vucüttaki bazı bölgelerde belirginleşen cildin
kahverengileşerek kararmasıdır. Bu durum en sık olarak yüzde (kloasma, gebelik
maskesi), göğüs uçları, karın, kasık ve göbek çevresi bölgelerinde ortaya çıkar.
Ciltteki bu kararmaların gerçek nedeni belli olmamakla beraber, gebelikte
salgısı artan estrojen hormonuna bağlı olduğu düşünülmektedir.
Öneriler
Gebelik sırasındaki cilt kararmaları, güneş ışığı veya diğer ultraviole ışıklara
maruz kalmakla daha da artabilir.
Bu yüzden gebelik sırasında durumda fazla güneşte kalmayın ve hatta yaz
aylarında dışarıda olduğunuz zamanlarda öncelikle yüzünüzü yüksek koruma
faktörlü kremlerle koruyun.
Bol miktarda kar olan ortamların da yaz aylarındaki güneş ışığı gibi yüksek
dozda ultraviole içerdiğini unutmayın.
Ciltteki kararmalar doğumdan sonra bir miktar azalsa da soluk bir şekilde kalıcı
da olabilir. Bu durumda doğumdan sonra dermatologlar tarafından bazı tedaviler
uygulanabilmektedir.
Gebelik sırasında ciltteki esmerleşmelere ilaveten el ayası ve ayak tabanlarında
kızarıklıklar, vucutta bazı kaşıntılı ve döküntülü rahatsızlıklar da ortaya
çıkabilir. Pek çok şikayet tedaviye gerek kalmaksızın gebeliğin doğal sürecinde
kendiliğinden kaybolup gider.
”Kabızlık oluyor”
Kabızlık, gebelikte görülen sık görülen bir problem olup en sık nedeni sindirim
sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen uterusun (rahmin) bağırsakların
son kısmına yaptığı baskıdır.
Ayrıca kabızlık gebeliğin son dönemlerinde hemoroid (basur) ve anal fissür
(makatta çatlama) oluşumunu da artırır.
Öneriler
Bu problemle başetmenin en önemli yolu diyetinizi düzenlemektir. En önemli
tedavi ve kabızlıktan korunma yöntemi liften zengin beslenme ve bol sıvı
tüketimidir.
Her türlü çiğ sebze ve meyveyi bol miktarda almanızda yararlar mevcuttur. Ayrıca
bağırsakların rahat çalışması için bolca kayısı, erik, incir kompostoları ve
doğal meyve suları içebilirsiniz.
Sabah kahvaltısından önce aç karınla bir bardak ılık su içiniz. Bol miktarda
sıvı tüketimi anne ve bebek sağlığı ile gebeliğin normal gidişatı açısından pek
çok yarar sağlar.
Tüm bunlara ek olarak yaptığınız egzersizi artırmanız da bu probleminizin
azalmasına yardımcı olabilir. Özellikle açık havada yapılan bir saatlik
yürüyüşler kendinizin ve gebeliğinizin sağlığı açısından önemlidir. Bu dönemde
de doktorunuza danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar almayınız.
”Kansızlık şikayeti”
Bebeğin gebelik sırasında artan ihtiyaçları vücudunuzun demir gereksinimini
fazlalaştırır. Gebelik öncesinde günlük demir ihtiyacınız 15 mg. kadarken
gebelikte bunun 2 katına gerek vardır. Genel olarak besinlerle alınan demir
yeterli gelmeyeceğinden dolayı ilave demir haplarına gerek vardır.
Gebe kadınlarda anemi (kansızlık); yorgunluk, güçsüzlük, çarpıntı, üşüme, nefes
darlığı, baş dönmesi ve vucut direncinin azalması gibi sıkıntılara yol açabilir.
Öneriler
Aneminin tek tedavisi demir almaktır. Bu yüzden gebeliğin 16-18. haftasından
itibaren her gebe ilave olarak demir almalıdır.
Ayrıca demirden zengin gıdaların tüketilmesinde fayda vardır. Kuru baklagiller,
karaciğer, dalak, yürek, kırmızı etler, pekmez, yumurta gibi gıdalar demir
açısından zengindir.
Anemi ile ilgili detaylı bilgi almak için tıklayınız >>>
“Aşermelerim oluyor”
Gebelikte turşu, limon, muz, karpuz, soğan gibi bir takım yiyeceklere karşı
aşırı istek doğması aşerme olarak bilinir.
Çok arzuladığınız bu yiyecekleri sindirim düzeninizde bozukluğa neden olmuyorsa
ve aşırı kalorili değilse uygun miktarda yemenizde bir sakınca yoktur.
Aşermelerin neden kaynaklandığı bilinmemektedir.
ÜÇÜNCÜ ÜÇ AYDA GÖRÜLEN FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER ve SIKÇA SORULANLAR
• Halsizlik, yorgunluk
• Çarpıntı
• Nefes darlığı
• Psikolojik problemler, gerginlik
• Karın, sırt, bel, kasık ağrıları
• Mide ekşime ve yanmaları
• Bacak krampları
• Uykusuzluk
• Sık idrara çıkma ve idrar kaçırma problemleri
• El ve ayak parmak uçlarında uyuşmalar
• Varisler
• Bacaklardaki ödemler
Son üç ay, şikayetlerin yeniden alevlendiği 27 ile 40. gebelik haftaları
arasındaki dönemdir.
Bu dönemdeki şikayetlerin pek çoğundaki neden, rahimin hacimsel büyümesidir.
Ayrıca gebeliğin şikayetlerinin artması yanında bebekle ilgili risklerin de en
fazla olduğu dönemdir.
Bu dönemdeki psikolojik şikayetlerin ve uykusuzluğun genel olarak nedenleri,
doğum ile ilgili endişelenme ve korkular, doğum sonrası anne ve baba olmanın
getireceği maddi ve manevi yükümlülükler ile gebeliğin büyümesine bağlı
hissedilen rahatsızlıkların artışıdır.
ÜÇÜNCÜ ÜÇ AYDA SIKÇA SORULAN SORULAR
”Hemoroid (Basur) oldu”
Hemoroid, makadda toplardamarların genişlemesi sonucu kanın o bölgede
göllenmesidir.
Gebelikte hemoroidlerin sık olarak görülmesinin sebebi rahmin büyümesiyle anal
(makadi) bölgeden gelen toplardamarlara karşı oluşan basınçtır.
Ayrıca gebelikteki hormonlar, kabızlık ve kilo artışı da sebepler arasındadır.
Pek çok kadında hemoroid ilk kez gebelikte ortaya çıkarken pek çoğunda ise
önceden olan hafif şikayetler daha belirgin hale gelir. En sık problemler
makadda ağrı, kanama, kaşıntı ve akıntıdır.
Öneriler
Gebelik sırasında ortaya çıkan hemoroid şikayetleri ile baş edebilmek için
öncelikle kabızlıktan korunmak amacıyla sebze, meyve gibi bol lifli beslenmenin
yanında çok miktarda su ve sıvı tüketimi önemlidir.
Bunun yanısıra;
Her tuvalet sonrası anal bölgeyi çok iyi temizleyin, yumuşak tuvalet kağıtları
kullanın.
Sabah akşam 20-30 dakika ılık oturma banyoları yapabilirsiniz.
Özellikle sert sandalyeler üstünde uzun süre oturmayın.
Uzun süre sürekli ayakta durmayın, ama yürüyüş yapabilirsiniz.
Tüm önlemlere rağmen şikayetleriniz geçmezse doktorunuzu bilgilendirin. Kabızlık
önleyici tedavi veya makad bölgesine lokal krem, fitil tedavisi uygulanabilir.
”Varislerim arttı”
Gebeliğin özellikle son dönemlerinde bacaklarda ve genital bölgede varisler
ortaya çıkabilir.
Varis oluşumundaki en önemli mekanizma, büyüyen rahmin bacaklardan gelen
toplardamarlara bası yapması sonucu kanın bacaklarda göllenmesiyle
toplardamarlarda genişlemelerin oluşmasıdır.
Ayrıca bazı gebelik hormonları da bu gelişimi arttırmaktadır.
Tüm bunlara ek olarak genetik faktörler, obesite (şişmanlık), uzun süreli ayakta
kalmayı gerektiren meslekler, sigara da varis oluşumuna zemin hazırlar.
Oluşan varisler gebelerde ağrı, ödem (şişlikler) yapabilir ve hatta enfeksiyona
eğilimlidirler.
Öneriler
Varis oluşmaya başlandığında yapılması gerekenler; yatarken bacakların altına
yastık konularak yükseltilmesi (elevasyon), külotlu varis çoraplarının giyilmesi
ve uzun süreli, hareketsiz ayakta kalmaktan kaçınılmasıdır.
Günde bir saat yürüyüş ve akşamları 15-20 dakika süreyle bacakları hafif soğuk
suda dinlendirme de şikayetlerin giderilmesinde yararlı olacaktır.
”Bacaklarımdaki ödemler (şişlikler) arttı”
Büyüyen rahmin bacaklardan dönen kan üzerine bası yapması sonucunda gebeliğin
özellikle son dönemlerinde görülen ödemler genelde ciddi bir sorun oluşturmaz.
Öneriler
Son dönem ödemlerini azaltmak için ise uzun süreli hareketsiz bir şekilde ayakta
kalmamak, tuz tüketiminde aşırıya kaçmamak ve dinlenirken ayakların altına bir
yastık konup yükseltilmesi önerilmektedir.
Ödemlere el ve yüzlerdeki şişliklerin de eklenmesi preeklampsinin bir işareti
olabilir. Bu durumda mutlaka doktorunuzu arayınız.
“İdrar kaçırmalarım oluyor”
Büyüyen rahmin ve rahim içinde bebeğin büyüyen başının idrar torbası üzerine
uyguladığı basınç, özellikle son aylarda idrar kaçırmanıza (inkontinens) neden
olabilir.
Bu rahatsız edici yakınma gülme, hapşırma, öksürme veya ağır yük kaldırma gibi
durumlarda artabilir. Doğum sonrası genellikle kaybolur.
Öneriler
İdrar torbanızı sıkıştığınız her an boşaltın, yani sık sık tuvalete çıkın,
hiçbir zaman içeride idrar bırakmayın.
İdrar kaçırma, idrar yaparken yanma veya kasık ağrısı ile birlikteyse idrar yolu
enfeksiyonuna da bağlı olabilir. Doktorunuzu bilgilendirin.