NORMAL DOĞUM NEDİR?
Randevu için saat 09 ile 17 arası 03224592222 den 6019 dan Aysun hanımı
arayabilirsiniz
Doğum en az 28 haftalık bir gebelik sürecinden sonra bebeğin rahim dışına
çıkması olarak tanımlanır. Daha erken doğmuşsa, rahim dışında yaşama yeteneğini
kazanmamış olduğu için bu durum düşük olarak adlandırılır. Ancak günümüzde
gelişen tıp ve teknoloji sayesinde erken haftalarda doğan bebeklerin de yaşama
olasılığı artmıştır.
Normal doğum 38-42 gebelik haftaları arasında, kendiliğinden başlayan rahim
kasılmalarıyla, başla gelen tek bir bebeğin anne ve bebeğe zarar vermeden
vajinal yolla canlı olarak doğmasıdır.
Normal doğumda, bebek doğduktan en geç otuz dakika sonra plesanta ve zarları da
kendiliğinden rahimden dışarı atılır. Normal bir doğumda yaklaşık 300 ml kadar
kan kaybı olur. Doğum için geçen süre 24 saatten daha azdır. Sağlıklı bir doğum
eylemi güç olmayan fizyolojik bir olaydır.
Normal bir gebelik süresi son adet başlangıç gününden itibaren 280 gün ya da 40
haftadır. Beklenen doğum tarihi, "son adet tarihi + 7 gün - 3 ay" formülüyle
hesaplanabilir.
Gebelerin beklenen doğum tarihini içine alan hafta doğum yapma olasılığı %
80'dir. Normal miadında doğum 38 - 42. haftalar arasında herhangi bir zamanda
gerçekleşebilir.
NE ZAMAN DOĞUM YAPACAKSINIZ?
Doktorunuz doğuma çok yaklaştığınızı söylerse de inanmayın. Dokuzuncu ayda
hekiminizin beklediği, doğumun kısa süre sonra başlayabileceğini gösteren
ipuçları vardır. İnme veya yerleşme gerçekleşti mi? Bebeğin ilk gelen kısmı
hangi durakta? Rahim ağzının incelmesi ve aşılması başladı mı? "Yakında"nın
anlamı bir saatten üç haftaya dek değişebilir. Hekimi tarafından "Bu akşam
doğuracaksınız!" denilen kadının coşkusunun, kasılma olmadan haftalarca doğum
bekledikçe bıkkınlığa dönüşmesi görülmedik bir durum değildir.
Aynı şekilde, hekimin incelme ve açılma henüz başlamadığı için doğumun haftalar
sonra olacağı tahmini de güvenilmez olabilir. Bazı kadınlar, upuzun bir ay daha
gebliğin süreceğini söyleyen hekimin yanından omuzları çökmüş halde çıkıp ertesi
sabah doğurmuşlardır. Gerçek şu ki, bebeğin yerleşmesi, rahim ağzının incelmesi
ve genişlemesi bazı kadınlarda haftalar içinde hatta bazen bir ay gibi uzun bir
dönemde gerçekleşir; bazılarında ise saatler içinde. Eğitimi ne kadar iyi olursa
olsun hiç kimse doğumun kesin olarak ne zaman başlayacağını söyleyemez; çünkü
doğumu tam olarak neyin tetiklediği bilinmemektedir. (Bu nedenle hekimlerin çoğu
ne zaman doğuracağınızı veya kız mı oğlan mı olacağını tahmin etmekten
hoşlanmazlar.)
Sizden önceki her kadın gibi siz de bekleme oyununu oynamak zorundasınız. Elbet
sizin de gününüz gelecektir; er ya da geç.
DOĞUMUN YAKLAŞTIĞINI GÖSTEREN BELİRTİLER
Gebeliğin son aylarında rahim göğüs kafesine kadar yükselir, yaptığı basınç
nedeniyle nefes almak zorlaşır, mide ve bağırsak şikâyetleri olur.
İlk gebeliklerde doğumdan bir-iki hafta önce, sonraki gebeliklerde doğumdan
yaklaşık birkaç gün önce bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi üzerine
rahmin yüksekliği 2-3 cm azalır. Bu durum gebe kadında rahatlama yaratır. Daha
rahat nefes alıp verir. Mide ve bağırsak şikayetleri azalır. Bunun yanı sıra
idrar torbasına basınç arttığı için sık idrara çıkılır. Gebeliğin 28.
haftasından itibaren rahimde zaman zaman kasılmalar, sertleşmeler meydana gelir.
Bunlar normaldir ve genelde ağrısızdır. Bazen ağrılı olduğunda bunlara yalancı
doğum ağrısı denir. Rahmin doğuma hazırlık yaptığı bu kasılma egzersizleri son
haftalarda oldukça sıklaşır.
Doğumdan bir-iki gün önce hormon düzeyindeki değişiklik nedeniyle vücuttan su
atılması ve iştah azalması meydana gelir. Bu nedenle 1-2 kg. kilo kaybı
görülebilir. Doğumun gerçekleşeceği gün vücutta doğumda kullanılmak üzere
kullanılan enerjinin bir kısmı açığa çıkarılır. Birçok gebe kadın bu enerjiyi
doğumda kullanmak yerine kendilerini zinde ve dinamik hissettikleri için
temizlik, alışveriş, gezme gibi işlerde kullanır. Bu enerjinin amacı dışında
kullanılması, gebe kadının doğumda kolay yorulmasına, doğumun zor ve uzun
olmasına neden olabilir. Onun için gebelerin 38. haftadan itibaren kendilerini
her zamankinden daha iyi ve zinde hissettiklerinde, bunun doğumun yaklaştığını
belirten bir belirti olduğunu düşünüp, enerjiyi başka amaçla kullanmaları,
aksine istirahat etmeleri ya da hafif işlerle oyalanmaları gerekir. Bazı
gebelerde doğumdan bir-iki gün önce vücudun bağırsakları temizleme işleminden
dolayı ishal meydana gelebilir.
Doğumun yaklaştığını gösteren bu belirtiler her gebe kadınca yaşanmayabilir ya
da fark edilmeyebilir. Bu da normaldir.
DOĞUMUN BAŞLADIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Nişan, kasılmalarla birlikte olan sancı ve/veya suyun gelmesi bize doğum
eyleminin başladığını gösterir. Bu üç belirti sıra ile değildir. Her kadında ve
bir kadının her doğumunda farklı sıralarla görülebilir.
Nişan: gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksyonlardan
korumak amacıyla pelte gibi sümükümsü bir tıkaç oluşur. Bu tıkaca da nişan denir.
Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen rahim ağzından bu tıkaç düşer. Gebe
kadın bunu akıntı şeklinde fark eder. Bu sümüksü tıkaç aynı zamanda hafif
pembemsi kanla bulaşmış (ancak kanama olmayan) şeklindedir. Halk arasında buna
belirti, nişan, iz de denir. Nişan geldiğinde hemen hastaneye gitmek gerekmez.
Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir.
Hazırlıkları gözden geçirmek için zamanınız vardır.
Suyun gelmesi: Bebeği koruyan su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle
yırtılabilir. Bu nedenle amniyon suyu rahimden dışarı akar.Su kesesi üst
bölgeden ve sıyrık şeklinde yırtılmışsa amniyon suyu sızıntı şeklinde akabilir.
Bu nedenle gebeler idrar kaçırdıklarını ya da akıntı nedeniyle ıslaklık olduğunu
düşünebilirler. Amniyon sıvı akıntı gibi koyu, kıvamlı değil, su gibi akışkandır.
Rengi açık sarı ya da ıhlamur çayı gibidir. çamaşırda akıntı gibi tabaka
bırakmaz. Bu nedenle aksırma, öksürme gibi nedenle olan idrar kaçırmaya benzemez.
Ayrıca kendine has bir kokusu da vardır. Bu farklılıkları dikkate alarak
ıslaklığın kesenin açılmasıyla ilgili olup olmadığı gebe tarafından ayırt edilir.
Amniyon kesesi yırtıldıktan sonra bebeğin ve anne rahminin mikrop alması
kolaylaşır. O nedenle su geldiğinde ya da şüphe edildiğinde hemen hastaneye
gitmek gereklidir. Bazen kadınlar su gelse bile ağrılar başlamadı diye hastaneye
gitmeyi geciktirirler. Bu durum anne ve bebeğin mikroplarla bulaşan bazı
hastalıkları kapmasına neden olabilir.Doğumdan önce su keseleri yırtılan gebe
kadınların çoğunluğu 12 saat içinde ilk kasılmaları hissederler; kalanların çoğu
bunları 24 saat içinde hisseder. Bununla birlikte yaklaşık 10 kadından birinde
doğumun başlaması daha uzun sürer. Zaman geçtikçe yırtılmış amniyon kesesinden
bebek ve/veya annenin enfeksiyon kapma riski artacağı için çoğu hekim kese
yırtıldıktan sonra eğer beklenen tarih yakınsa 24 saat içinde oksitosinle doğumu
başlatır, az sayıda hekim 6 saat içinde başlatmayı yeğler. Son çalışmalar bu
noktaya gelmiş bir gebelikte doğumu başlatmak için 24 saatten fazla beklemenin
yararı olmadığını, tersine zararı olduğunu gösteriyor.
Vajinanızdan sızıntı veya akıntı geliyorsa hekiminizi veya ebenizi arayın. Bu
arada enfeksiyondan korumak için vajina bölgesini olabildiğince temiz tutun;
banyo yapmayın veya cinsel ilişkiye girmeyin; amniyon sıvısını emmesi için ped
kullanın (tampon değil); kendi kendinizi içeriden muayene etmeye kalkışmayın;
tuvalette önden arkaya doğru temizlenin.
Nadiren, bebeğin gelen parçası henüz pelvise yerleşmediğinde ve keseler erken
yırtıldığında (en sık olarak bebeğin prematüre veya makat gelişi olduğu
durumlarda) göbek bağı "kendi üstüne katlanır" rahim boynuna doğru itilir hatta
amniyon sıvısının akmasıyla vajinaya bile inebilir. Vajinanızın çıkışında göbek
bağı görebiliyorsanız veya vajinanızın içinde bir şey varmış gibi
hissediyorsanız hemen hastaneye gidin.
Ağrı: Doğumun başladığını gösteren bir diğer belirti de karında sertleşme ile
birlikte ağrının hissedilmesidir. Başlangıçta hafif olan, kısa süren ve seyrek
olan bu ağrılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir.
İlk kez anne olacak çoğu kadın (bunlarda doğum sancıları genellikle yavaş başlar
ve kasılmalar kademeli olarak artar) güvenle ilk birkaç saati evinde geçirebilir.
Ancak kasılmalarınız, çok güçlü başladıysa -en az 45 saniye süren ve 5 dakikadan
daha sık gelen kasılmalar- ve/veya daha önce doğurmuşsanız ilk birkaç saat
sancıların tamamı olabilir. Büyük olasılıkla doğumun ilk evresi sancısız
geçmiştir ve rahim ağzınız bu sürede yeterince genişlemiştir. Hekiminizi
aramamak -ve son dakikada hastaneye yetişmeye çalışmayı göze almak- şu an
telefon etmekten daha kötü sonuçlar doğurabilir.
Bununla birlikte, ardışık birkaç kasılmayı saymış olmanız iyi olacaktır.
Kasılmaları bildirirken sıklıkları süreleri ve güçleri konusunda emin olun.
Sakin bir ses tonuyla konuşmak adına rahatsızlığınızı belli etmekten kaçınmayın.
(Hekiminiz kasılma sırasında konuşmakta olan bir kadının sesinden doğumun hangi
aşamada olduğunu anlama konusunda deneyimli olacaktır.)
Eğer siz hazır olduğunuzu hissediyorsanız, ancak hekiminiz aynı fikirde değilse,
"bekle" yanıtıyla tatmin olmayın. Hastaneye gidip kontrol yaptırmak istediğinizi
söyleyin. "Her ihtimale" karşı bavulunuzu yanınıza alabilirsiniz, ancak rahim
ağzınız açılmaya yeni başlamışsa eve dönmeye de hazırlıklı olun.
Doğum sancıları başladığında hemen hastaneye gitmeniz gerekmez. Ancak sancılar
yaklaşık 4-5 dakikada bir geliyorsa hastanede olmanız gerekir. Bazen gerçek
doğum ağrılarını taklit eden yalancı doğum ağrıları gebe kadını ve eşini
telaşlandırır ve hastaneye gitmesine neden olur. Böyle bir durumla
karşılaşıldığında ağrıların gerçek mi, yalancı mı olduğunu ayırt etmek için
izlemek ve bazı farklılıkları gözlemek gerekir.
Yalancı doğum ağrıları:
Sıklığı, şiddeti bakımından düzensizdir
Dolaşma, masaj ve istirahatle geçebilir
Ağrı bel, kasık ve karında hissedilir
Rahim ucunda yumuşama ve açılmaya neden olmaz.
Gerçek doğum ağrıları:
Düzenlidir
Her durumda devam eder, geçmez
Ağrı bel, kasık ve karında her noktada aynı hissedilir
Yumuşama ve açılmaya neden olur
Evde yapılabilecekler:
Dolaşabilir ya da istirahat edebilirsiniz.
Duş alınabilir.
Masaj yapılabilir. Belden kalçaya doğru ve elin topuğu ile bel ve kalça üzerine
basınç uygulamaları rahatlatıcı olabilir.
Valiz kontrol edilebilir.
Sık sık tuvalete gidilerek idrar yapılır.
Yapılması sakıncalı olanlar:
Ağrılar başladığında bir şey yenilmemelidir. Yemek yemek ya da Fazla miktarda
sıvı almak kusmaya yol açabilir.
Gerekirse çok küçük miktarlarda sıvı alınabilir.
Biraz enerji verecek, ağızda eriyen şeker, çikolata yenilebilir.
DOKTORU NE ZAMAN ARAMALISINIZ?
Kuşkunuz varsa arayın. Defalarca kontrol ettiğiniz halde doğumun gerçekten
başladığına emin olamayabilirsiniz. Emin olmayı beklemeyin evde doğurmayı
planlamadığınız sürece Hekiminizi arayın. Konuşurken gelen kasılmalar sayesinde
olasılıkla sesinizi tonundan gerçek doğum olup olmadığını anlayacaktır. (Elbette
terbiye adına sancıyı gizlemeye çalışmıyorsanız.) Doğum habercilerinin gerçek
olmadığı anlaşılırsa utanacağınız korkusu hekiminizi aramanızı engellemesin.
Bunun yanlış bir alarm olduğu anlaşılırsa kimse size diş bilemeyecektir. Doğum
işaretlerini yanlış yorumlayan ilk hasta siz değilsiniz sonuncu da
olmayacaksınız.
Eğer tüm belirtiler hastaneye gitmeye hazır olduğunuzu gösteriyorsa hekiminizi
hangi saatte olursa olsun arayın. Suçluluk duygusu veya aşırı nezaketin
hekiminizi hafta sonu rahatsız etmenizi veya gece yarısı uyandırmanızı
engellemesine izi vermeyin. İşleri doğum yaptırmak olan kişiler yalnızca 9'dan
5'e çalışma beklentisinde değillerdir.
Hekiminiz büyük olasılıkla kasılmalarınız belli sıklığa ulaşınca -diyelim ki 5,
8 veya 10 dakika arayla- aramanızı tembihlemiştir. En azından bir kısmı bu
sıklığa ulaşınca arayın. Mutlaka hepsinin beli aralıklarla gelmesini beklemeyin;
bu asla olmayabilir.
Hekiminiz ayrıca su keseniz yırtılırsa, veya doğum başlamadığı halde siz
yırtıldığını düşünürseniz de aramanızı istemiştir. Şunlar varsa mutlaka hemen
arayın: beklenen tarihe hala haftalar varsa; bebeğinizin küçük olduğunu ya da
leğene yerleşmediğini biliyorsanız; amniyon sıvısı yeşilimsi kahverengiyse.
Gerçek doğum olmayabileceği kuşkusu varsa, bu gerçek doğum değildir şeklinde bir
çıkarımda bulunmayın. Garantiye almak için hata yapmayı göze alın ve hekiminizi
arayın.
HASTANEYE NE ZAMAN GİDİLMELİ?
Gerçek doğum ağrıları başladığında hemen hastaneye gitmek gerekmez. Ancak
suyunuz gelirse, kanama olursa ve birden bire sık ve şiddetli ağrılar gelirse
hemen hastaneye gitmelisiniz. Ağrılar beş dakikada bir geldiğinde hastaneye
gitmek için evden çıkılmalıdır. Ancak hastane evinizden uzaksa daha da erken
çıkılmalıdır. Sürpriz doğumların çoğu filmlerde veya televizyonda olur. Gerçek
yaşamda, özellikle ilk bebekler yeterli uyarı vermeden nadiren doğarlar. Çok
ender olarak, hiç doğum sancısı olmamış veya düzensiz birkaç sancısı olmuş
kadınlar aniden sıkışırlar ve genellikle bunu tuvalete gitmeleri gerektiği
şeklinde yorumlarlar.Bu kadınlardan birinin siz olmanız ihtimalini göz önünde
bulundurarak sizin ve eşinizin evde doğurmanın temel kurallarını öğrenmeniz
yerinde olacaktır. Yine de bu uzak olasılık üzerine kaygılanarak vakit
harcamayın.
Hastaneye Giderken Götürmeniz Gerekenler
Hastane seçiminin yanısıra 38. haftada hazır olması gereken bir diğer şey de
valizdir. Valizde kendiniz ve bebeğiniz için gerekli eşyalardan yeterince (yeriniz
olamayabileceği için gereğinden fazla değil) olmalıdır. Bunlar;
Kendiniz için:
Gecelik ya da pijama (emzirmeye uygun, penye ya da pamuklu)
Sabahlık
Kısa pamuklu ya da yün çorap
Atlet
Külot (pamuklu, penye, ağı ve kenarı geniş)
Sutyen (lastikleri sıkı, askıları lastik olmayan kesesi geniş ve göğsünüzün
tamamını içine alacak şekilde, sentetik olmayan)
Hijyenik ped (yoğun günler için olanlardan, emici)
Havlu, sabun, diş fırçası, tuvalet kağıdı vs. gibi temizlik malzemeleri
Bardak, çatal, kaşık, tabak gibi malzemeler
Eve giderken giyilecek uygun bir giysi
Islanmaya uygun alçak topuklu terlik
Tarak, saç tokası, makyaj malzemeleri, dudak nemlendiricisi
Not defteri, kalem, jeton ya da telefon kartı, önemli durumlardan aranacak
yakınların numaraları
Giysilerin yedekleri olmalıdır.
Bebek için:
Zıbın ya da fanila (penye, pamuklu, dikişleri misina değil iplikle dikilmiş
dantelleri sentetik olmayan)
Alt pijama (patiksiz düz paçalı)
Tulum ya da pijama (patiksiz düz paçalı)
Başlık (penye, pamuklu, dantelleri ve dikişi sentetik olmayan)
Çorap (pamuklu merserize penye)
Hazır bez
Üzerini örtmek için penye ya da pamuklu örtü ya da ağır olmayan battaniye
Giysilerin yedekleri olmalıdır.
HASTANEDE YAPILANLAR
Doğum için hastaneye gittiğinizde önce doğumun gerçekten başlayıp başlamadığını
anlamak için vajinal muayene yapılır. Bu muayenede ağrılarınızın ne zaman
başladığı ve suyun gelip gelmediği sorulur. Bu nedenle ağrılar başladığında ve
su geldiğinde saate bakmanızda yarar vardır.
Doğum başlamışsa yatış işlemleri yapılır. Serum takılır ve gerekirse lavman
yapılır. Tansiyon kontrol edilir. Kasılmaların şiddetini ve bebeğin kalp
atışlarını görmek için tokogram denilen bir alete bağlanırsınız.
Doğum ağrılarını genel olarak başlangıçta hafif, sonralarını ise şiddetli adet
sancılarına benzetebiliriz. Bu ağrılar kasılma ve karında sertleşmeyle
hissedilir. Bu kasılmaların şiddeti ağrı eşiği denilen ve her birey için farklı
olan sınırı geçince ağrı hissedilir. Bazılarının ağrı eşiği düşük olduğu için
doğumun çok erken döneminde ağrı hissetmeye başlar ve ona göre doğum çok uzun ve
ağrılı bir deneyimdir. Bazılarında da ağrı eşiği yüksektir, ağrıları geç
hisseder, ona göre de doğum kısa sürer ve kolay olur. herkesin ağrı eşiği farklı
olduğu için her kadının doğumu kendine özeldir.
Ağrı eşiğini etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlardan biri çevre etkisiyle
oluşan korkudur.Korku - stres - ağrı - korku - stres - ağrı.......Korku strese,
stres ağrıya ağrı tekrar korkuya neden olur. bu üçlü zincir bu şekilde devam
ederse ağrı olduğundan daha şiddetli hissedilir. Ağrının daha az hissedilmesini
sağlamak için bu zincirin kopması gereklidir.
"Korkuyu yenmek için normal bir gebelik ve doğum nasıl olur?" konusunda gebenin
bilgilenmesi gerekir. Bu, hamile eğitim kurslarına katılarak, konuyla ilgili
yayınlar okuyarak sağlanabilir. Korku ortadan kalkınca zincirin diğer iki
halkası kendiliğinden kopar ve ağrı daha az algılanır. Bu konudaki çalışmalarda
gebelik, doğum ve doğum sonrası bebek bakımı hakkında bilgilendirilmiş hamile
kadınların daha az sorun yaşadıkları tespit edilmiştir.
Ağrılar sırasında doğru nefes alıp-vermek anne ve bebek için çok önemlidir. Bu
sayede anne ağrıyı daha az hisseder, ayrıca kasılmalar sırasında bebeğe giden
kan miktarı azaldığından, düzenli nefes alıp vermek bebeğe giden oksijen
miktarının artmasını sağlar ve enerjiyi arttırır.
DOĞUMUN 1 NCİ EVRESİ
Gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzının bebeğin doğabilmesi için kasılmaların
yardımıyla tam açılmasına (10 cm) kadar geçen süredir. Bu evre doğumun en uzun
evresidir (yaklaşık 8-10 saat). Ancak gebe kadının sancılarını fark etmesinden
çok önce kasılmalar başladığından ve bazı gebelerin ağrı eşiği yüksek olduğundan,
gebe sancısını fark ettiğinde bu evrenin bile sürmesini geçirmiş olur. Bu dönem
pasif ve aktif dönem olarak ikiye ayrılır.
a.Pasif dönem: Doğumun ve birinci evrenin en uzun süren dönemdir. Bu dönemde
ağrılar seyrek ve daha hafiftir. Bu dönem ilk doğumu olan gebelerde daha uzun
sürer. Birkaç saatten bir iki güne kadar sürebilir. Bu dönemde eğer başka bir
belirti yoksa hastaneye gitmek gereksizdir.
b.Aktif dönem: Rahim ağzı yaklaşık 3 cm açıklığa ulaştıktan sonra başlayan
dönemdir. Bu dönemi kadın, ağrılarının sıklaşmaya ve şiddetinin artmaya
başlamasıyla fark eder. Bu dönemde ağrılar yaklaşık 5 dakikada bir gelmeye
başladıktan sonra hastaneye gidilmelidir. Ancak bu dönemde suyun fazla gelmesi,
ne olursa olsun kanamanın olması ya da normal olmayan herhangi bir durum fark
edildiğinde ağrıların sıklığına bakılmaksızın hemen hastaneye gidilmelidir.
Birinci evrenin sonuna doğru yani rahim ağzı 8-9 cm açıldığında sancılarla
birlikte gebe kadın ıkınma da hisseder. Eğer doğumu yaptıracak hekim izin
verirse kadın ıkınabilir. Vaktinden önce ıkınma doğumu uzatabilir.
DOĞUMUN 2 NCİ EVRESİ VE IKINMA TEKNİĞİ
Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süredir. Bu süre
yarım ile iki saat arasındadır. Bu dönemde kadının kuvvetle ıkınması süreyi
kısaltır. Ikınma, tekniğe uygun olursa etkilidir. Aksi halde sadece annenin
yorulmasına neden olur. doğumun bu dönemi annenin aktif olarak doğuma katıldığı
bir dönemdir.
Ikınma Tekniği: Ikıntılı ağrılarda ağrının en güçlü olduğu sırada gebe kadının
derin bir nefes alarak bu havayı dışarı vermeden ağzını kapatarak kuvvetle
ıkınır. Ikınırken kalça ve bel "C" pozisyonunda, çeneyi göğse dayayarak tüm
gücüyle makatına doğru ıkınarak bebeği iter. Ikınma ağrı boyunca devam etmeli,
ağrı geçince ıkınmamalı ve gevşemelidir. Bebeğin başı doğarken gebeye ıkınmaması
söylenir, ancak ıkınma hissi devam etmektedir. Ikınmayı önlemek için ağız
açılarak kuvvetli bir şekilde kısa nefesler alıp verilir.
Bebeğin başı doğduğunda doktor rahat nefes alabilmesi için bebeğin ağzını ve
burnunu siler. Bebek başı doğduğunda yüzü yere doğrudur. Omuzların doğabilmesi
için başını annenin sağ ya da sol bacağına doğru çevirir.
Bu dönüşten sonra doktor bebeğin başından tutup hafifçe çekerek bir omzunu,
sonra diğer omzunu çıkarır ve vücudunun doğmasını sağlar. Bebekler normalde
doğar doğmaz nefes almaya ve ağlamaya başlarlar. Bebek doğduktan sonra 2-3
cm'lik mesafeden göbek klempi takılır, göbek kesilir ve eğer uygunsa emzirmesi
için anneye verilir. Emzirme sırasında salgılanan hormonlar nedeniyle
plasentanın ayrılması da sağlanabilir. Bebeğe ve anneye kimlik tesbiti için kol
bantları takılır, bebeğin ayak izi alınır. Bu esnada annelerde üşüme ve titreme
olabilir, bu durum normaldir, birkaç dakika içinde geçer.
DOĞUMUN 3 NCİ EVRESİ
Bebeğin doğmasından sonra plasentanın doğmasına kadar geçen süredir (30 ile 45
dakika). Plasenta çıktıktan sonra tam olup olmadığı kontrol edilir. Rahim içinde
plasenta parçası kalırsa kanama ve enfeksiyona sebep olur. Kesi yapılmışsa
dikişi yapılır. Genellikle anneler bu evrede büyük bir rahatlık, mutluluk ve
yorgunluk hissederler. Daha sonra annenin temizliği ve kanama kontrolü yapılır
ve odasına çıkarılır. ılk birkaç saat kanama kontrolü, tansiyonu, nabzı ve diğer
bulgularına bakılır. Bu esnada doğumhanede bebeğini emzirememişse odasında
bebeğini sevebilir ve emzirebilir.
DOĞUMDA ORTAYA ÇIKABİLECEK SORUNLAR
DİSTOSİ(ZOR DOĞUM)
Distosi kelime anlamı olarak zor doğum demektir. Annenin doğum kanalı, fetus ve
rahim'deki anormalliklere bağlı olarak gelişebilir.
Tedavi altta yatan nedene yönelik olarak yapılır
Uterus'a bağlı distosiler
TANI
NEDEN
TEDAVİ
Uzamış latent faz. Doğum ağrılarının başladıktan sonra etkili hale gelmemesi
Erken dönemde fazla miktarda sedasyon, kasılmaların yetersiz kalması
Ultrason ile gebelik yaşı doğru olarak saptandıktan sonra amniyon kesesi
açılarak suni sancı verilir. Gerek var ise sezaryen yapılır
Uzamış aktif dönem. Ağrılar yeterlik sıklık ve şiddette olmasına rağmen eylemin
ilerlememesi açılmanın olmaması
Bebeğin başı ile annenin çatısı arasında uyumsuzluk olması, rahim ağzının sert
olması, bebeğin başının uygun pozisyonda olmaması ya da başka bir kısmın önde
gelmesi (makat gibi), doğum kanalını tıkayan tümör gibi bir etken olması
Altta yatan sebebe yönelik yapılır. Genelde sezaryen gerekir
Eylemde duraklama. Eylemin aktif döneminin herhangi bir anında ağrı, veaçılmanın
durması
Baş-pelvis uygunsuzluğu, pozisyon anomalileri, aşırı sedasyon
Amniyon mayii açılır suni sancı verilir. Gerekirse sezaryen yapılır.
Doğum yoluna bağlı distosiler
TANI
NEDEN
TEDAVİ
Kemik pelvis distosileri. Annenin kemikyapısı dardır ve buna bağlı olarak bebek
doğamaz
yapısal bir durumdur
Sezaryen
Yumuşak doku distosileri
Doğum kanalını ilgilendiren yumuşak dokuların tümoral ya da gelişimsel
anomalileridir
Sezaryen
Bebeğe bağlı distosiler
NEDEN
TEDAVİ
İri bebek, duruş anomalileri, bebekte anomali, yapışık ikizler, ikiz doğumda
kilitlenme vb.
Sezaryen
Omuz Takılması
Bebeğin başının doğduktan sonra omuzlarının kemik yapılara takılarak
sıkışmasıdır.300 doğumda bir görülür. Annede diabet, iri bebek, şişmanlık,
doğumun 2. evresinin uzaması, vakum ya da forseps gerektiren doğumlar ile daha
önce omuz takılması öyküsünün olması risk faktörleridir. Doğum esnasında meydana
geldiğinde bazı manevralarla omuzlar ve bebek kurtarılmaya çalışılır.Bebeğin
köprücük kemiğinde ve kol kemiğinde kırılma, bebeğin koltuk altından geçen
karmaşık sinir sisteminde zedelenme ve buna bağlı uzun dönem fonksiyon kayıpları,
bebeğin doğum kanalında uzun süre kalmasına bağlı oksijensizlik ve bunun uzun
dönem etkileri ile bebeğin kaybedilmesi omuz takılmasının komplikasyonlarıdır.
Normal doğumda karşılaşılabilecek en ciddi komplikasyonlardan biridir.
Rahim yırtılması (uterus rüptürü)
Uterus adelesinin eylem sırasında ya da daha önce yırtılmasıdır.Sebepleri
arasında sancıların yeterli olmasına rağmen açılmanın olmaması, geçirilmiş rahim
ameliyatları (sezaryen), uterusa yönelik direk travmalar, doğum esnasında
dışarıdan rahime fazla miktarda basınç uygulanması, baş pelvis uygunsuzluğu
olmasına rağmen suni sancı verilmesi ve ters giden birşeyler olmasına rağmen
normal doğumda ısrar edilmesidir.1500 doğumda bir görülür.
Bu durum anne ve bebeğin hayatını tehdit eden çok ciddi bir durumdur ve acil
sezaryen gerektirir.
Kordon sarkması
Bebeğin zarları açıldıktan sonra göbek kordonunun buradan sarkmasıdır.Çok acil
sezaryen gerektiren son derece ciddi bir durumdur. Genelde makat geliş, erken
doğum, ikiz gebeliklerde ilk bebek doğduktan sonra görülür.
Akut Fetal Distres
Eylemin herhangi bir safhasında bebeğin sıkıntuıya girmesi ve kalp seslerinin
yavaşlamasıdır. Plasentanın erken ayrılması (ablasyo), baş pelvis
uygunsuzlukları, kordon sarkması, başın normal pozisyonunda olmaması, plasenta
previa, yetersiz doğum müdahaleleri, gereksiz ve yanlış uygulanan suni sancı,
bebeğe giden kan akımında meydana gelen herhangi bir azalma bu duruma neden
olabilir.
1 saat içerisinde normal doğum olacak gibi görünmüyorsa sezaryen uygulanır. Kalp
seslerinin çok düştüğü vakalarda acil sezaryen gerekir.
Makat geliş
% 3-4 vakada bebek başı ile değil poposu ile gelir. Bu tam bir sezaryen
endikasyonu değildir ama genelde bebeği sıkıntıya sokmamak için sezaryen tercih
edilir.
Plasentanın ayrılmaması
Doğum sonrası 30 dakika içinde plasenta kendiliğinden ayrılır. Eğer bu
gerçekleşmez ise ya da plasentanın bir kısmı içeride kalır ise uygun bir
anestezi verilerek kalan kısım elle alınır. Bazen plasenta rahimin kas dokusuna
hatta dış yüzeyine kadar ilerleyebilir. Bu durumda eğer plasenta parçaları
temizlenemez ise rahimin alınması dahi gerekebilir.
Uterus İnversiyonu
Doğumdan sonra rahimin içinin dışa doğru dönmesidir. 15.000 doğumda bir
rastlanır.Tam ya da kısmi olabilir.Fark edildiği anda acil olarak mümkünse
anestezi altında geri çevrilmeye çalışılmalıdır.Bu esnada rahim gevşemesine
neden olan ilaçlar kullanılmalıdır. Bazen ameliyat gerekebilir.
Uterus Atonisi
Doğumdan sonra rahmin yeteri kadar kasılmamasıdır. Çok ciddi ve ani kanamalara
neden olur. Doğumda en sık anne ölüm sebebidir.Özellikle doğum sonrası ilk 24
saat uyanık olmak gerekir.
DİKİŞLİ DOĞUM
Normal doğumda bebeğin başının doğumunu kolaylaştırmak, doğum sırasında
oluşabilecek yırtıkları önlemek için hazne girişini (perineyi) genişletmek için
yapılan kesiye dikişli (epizyolu) doğum denir. Dikişli doğum gerekmediğinde
yapılmaz, ancak doğumu yaptıran kişi, gelişigüzel yırtıklar oluşarak hazne
girişinin anatomik yapısının bozulmasına önlem olarak, denetlenebilir bir
kesimle bu bölgeyi korumuş olur. Bebek ve plasenta doğduktan sonra doğumu
yaptıran kişi tarafından onarılır. Kesi yapılırken ve dikilirken bu bölge lokal
anestezi ile uyuşturulduğu için ağrı duyulmaz.
AĞRISIZ DOĞUM
Epidural Anestezi:
Omurganın uygun aralığından bir katater yardımıyla girip serum gibi damla damla
anestezik madde verilerek belden aşağısında ağrının hissedilmesini engelleyen
bir işlemdir. Gebe kadın, ağrılarının yüzde sekseni bloke edildiği için rahat
bir doğum gerçekleştirilir. Ancak uygulama rahim ağzı 4 cm açıldıktan sonra
yapılmaktadır. Ikınma döneminde ilaç dozu azaltılarak kadının ıkınmayı
hissetmesi ve böylece doğuma aktif olarak katılması sağlanır. Böyle bir doğum
düşünüyorsanız bunu doktorunuzla konuşup, doğum yapacağınız hastanede bu konuda
uzman biri olup olmadığını varsa hangi koşullarda uygulandığını öğrenin.
Epidural anestezi hem normal doğumda hem de sezaryende kullanılabilir.