RAHİM İÇİ ARAÇLAR (SPİRAL TAKTIRMA)
0322 459 22 22 DAHİLİ 6019 AYSUN HANIMI ARAYABİLİRSİNİZ
Doğum kontrolünde haptan sonra en etkili ikinci yöntem bunlardır. Oldukça ucuzdur. Çiftlerin daha önceden herhangi bir hazırlık yapmasını gerektirmez.
Gebelik oluşması için koşullardan biri, rahim içinin bu gebeliği destekleyecek yapıda olmasıdır. Rahim içinin bir başka kiracı tarafından doldurulması gebeliği önleyecektir. Bu mantıktan yola çıkarak spiral (Rahim içi araç=RIA) geliştirilmiştir. Rahim içi korunma araçları çeşitli ölçü ve biçimlerde, genellikle plastikten yapılmış, ufak, helezon veya ilmik biçiminde araçlardır. Döllenmeyi önlemek için rahim içine yerleştirilirler. Mutlaka bir doktor tarafından yerleştirilmelidir. Bu araçlar ince bir plastik tüp içinde bulunurlar. Bu tüp kolayca rahim boynundan geçirilerek yerleştirilir. Sonra tüp geri çıkarılır. İçindeki spiral dölyatağında doğru şeklini alır ve yerleşir. Plastik elemanın etrafına bakır tel sarılıdır. Bazı spirallerde ise bakır yerine hormon eklenmiştir (progesteron). Ayrıca plastik elemanın alt ucunda iki adet iplik bulunur. Bu ipler spiralin kontrolünde ve çıkarılmasında kullanılır.
Rahim içine yerleştirildiği andan itibaren RİA, burada yabancı bir madde olarak algılanır ve bölgede bir reaksiyon oluşturur. Bu reaksiyon rahim içine ulaşan spermlerin etkisiz hale gelmesini sağlar ve gebelik önlenir.
RİA' lar takılır takılmaz korumaya başlar ve çıkarıldıkları andan itibaren koruyuculukları biter. Koruyuculuk süresi değişkendir. Bu süre genellikle 5-10 yıl arasında olmakla birlikte, etkinliği arttırmak için ve koruyuculuğu garanti altına almak için spirallerin 5 yılda bir değiştirilmesi uygundur.
Koruyuculuk oranı oldukça yüksektir; ancak %100 değildir. Kullanan 100 kadından bir yılda biri gebe kalır.
İlk doktor görüşmesinde dikkatli bir sorgulama ve jinekolojik muayene yapılır. Smear (rahim ağzından sürüntü örneği) alınır. RİA kullanılmasına engel teşkil edecek bir durum yoksa takılacak gün belirlenir.
Takılmasının daha kolay olması nedeniyle adet kanamasının son günleri tercih edilir. Genellikle ağrı vermeyen bir işlemdir. Çok ağrı duyulursa doktor işlemden önce bölgeye az miktarda lokal anestezi uygulayabilir.
Spiral düşükten, kürtajdan, ya da doğumdan hemen sonra uygulanabileceği gibi, sezaryen esnasında da uygulanabilir.
Geçirilmekte olan veya geçirilmiş olan üreme organları enfeksiyonları,
Geçirilmiş dış gebelik,
Çok sayıda cinsel eşe sahip olunması,
Vücut direncini düşüren durumlar,
Kalp kapak hastalığı olan hastalara da RİA takılmaz.
En büyük dezavantajları enfeksiyonlara yatkınlık yaratmalarıdır. Ancak uygun kişilere takıldıklarında enfeksiyona nadiren neden olurlar.
RİA takılması esnasında;
Rahim delinmesi,
Vazovagal reaksiyon (işlem esnasında bayılma hissi) gibi riskler her zaman mevcuttur.
Uzun dönemde ise ciddi enfeksiyonlara neden olduklarında kısırlık, abse vb durumlara neden olabilirler.
Ancak dikkatli uygulamalarda ve kadının tehlike belirtilerinde hemen doktora başvurması durumunda bunlar nadiren görülür.
Progesteron içeren modeller kanama miktarını azaltır ve bu özelliklerinden faydalanmak amacıyla da uygulanırlar. Bunun aksine bakırlı RİA'lar hemen tüm kadınlarda kanama miktarını artırırlar. Adet döneminin daha ağrılı geçmesine neden olabilirler. Bu durumda ağrı kesici ve antienflamatuar (iltihap giderici) özelliğe sahip ilaçlarla tedavi faydalı olabilir. Sürekli lekelenme, aşırı adet kanaması ve aşırı kramp tarzında ağrılarda ise doktora en kısa sürede başvurmak gerekir.
Uygulandıktan bir ay sonra kontrol gerekir. Bu kontrol normalse yıllık kontrol muayeneleri yeterlidir. Beş yıl sonunda spiral aynı kontrol seansında çıkarılıp bir yenisiyle değiştirilebilir. Doktor muayenesinde enfeksiyon saptanırsa, hafifse RIA çıkarılmadan uygun tedavi verilir ve tedavi bitiminde yapılan kontrolde enfeksiyon bitmişse RIA yerinde bırakılır. Enfeksiyon ağırsa hastane koşullarında tedavi etmek gerekebilir. Bu durumda antibiyotik tedavisi başladıktan sonra RIA çıkarılır.
RIA kullanırken gebelik oluşursa bunun dış gebelik olma ihtimali normale kıyasla fazladır. Adet gecikmesi durumunda hemen dış gebelik olasılığı araştırılmalıdır. Muayenede rahim içi gebelik saptanırsa ve gebeliği devam ettirmek isterseniz spiral ciddi enfeksiyon riskine karşı çıkarılmalıdır.


DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİNİN BAŞARI ORANI
Doğum kontrol yöntemleri uygulanmasına rağmen gebelik oluşması iki temel nedenden dolayıdır.
Yöntemin başarısızlığı
Kullanıcı hatası
Yöntemler başarılı olsa da kurallarına uyulmadan uygulandığında gebelik riski yükselmektedir. Bu nedenle tipik kullanıma bağlı gebelik risklerini de bilmek yararlıdır. Hangi yöntemi uyguluyor olursanız olun adet gecikmesi veya gebelik belirtileri varsa en kısa sürede doktorunuza başvurunuz.
Doğum kontrol yöntemlerinin başarı oranları özel bir formüle göre hesaplanır.
100 kadın bir yıl boyunca bir yöntem uyguladığında oluşan gebelik sayısı PEARL indeksi olarak tanımlanır. Çeşitli doğum kontrol yöntemlerinin başarı oranları da bu formüle göre kıyaslanır.
DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİNİN BAŞARISIZLIK ORANLARI (PEARL İNDEKSLERİ)
YÖNTEM
EN AZ BEKLENEN( %)
TİPİK (%)
KORUNMUYOR
85
85
DOĞUM KONTROL HAPI
0,1
3,0
SPİRAL (BAKIRLI)
0,8
1,0
SPİRAL (HORMONLU)
2,0
2,0
NORPLANT
0,2
0,2
TÜP BAĞLANMASI
0,2
0,4
VAZEKTOMİ
0,1
0,15
ÜÇ AYLIK ENJEKSİYON
0,3
0,3
SPERMİSİTLER (FİTİL)
3,0
21
TAKVİM
9,0
20
GERİ ÇEKİLME
4,0
18
DİYAFRAM
6,0
18
KONDOM
2,0
12
DOĞUM KONTROL HAPLARI (ORAL KONTRASEPTİFLER)
Yumurtlama (ovulasyon) sürecinin geçici olarak durdurulmasını sağlayan haplardır. En yaygın kullanılan doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron adı verilen kadınlık hormonlarının ikisini birden içeren haplardır. Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol haplarının koruyuculuk oranları çok yüksektir.
Nasıl Kullanılır?
Her gün belli bir saatte bir tablet tok karnına alınır.
Kutuda 21 tablet bulunur.
İçinde bulunan 21 tabletin bitiminden sonra bir hafta ilaç alınmaz.
Bu bir haftalık dönemde adet görülür.
3 hafta kullan- 1 hafta bırak, veya
21 gün kullan- 7 gün ara ver; şeklinde özetlenebilir.
Bazı doğum kontrol hapları günlük tablet alma alışkanlığını bozmamak için 28 tablet içerirler. Bu tabletlerin 21 tanesi diğerleri gibi olup 7 tanesinin içinde genellikle demir vardır. Bu tip haplarda 21 gün sonra 1 hafta farklı renkli bu demir hapları yutulur ve bu bir hafta içerisinde adet görülür. Daha sonra diğer bir kutuya başlanır ve uygulama bu şekilde korunma istendiği sürece devam ettirilir.
Avantajları ve gebelikten koruma dışındaki yararları:
İlaçların düzenli alınması koşuluyla çok güvenli bir korunma yöntemidir.
Daha önce doğum yapmamış, yeni evli olan ve korunma isteyen, belli bir süre çocuk istemeyen kadın için en uygun seçenektir.
Gebelikten koruma dışında çok sayıda yararları vardır: Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önlerler.
Adet sancısı, doğum kontrol hapı kullananlarda daha az sıklıkla görülür.
Adetin düzenli olmasını sağlarlar.
Uzun süreli kullanan kadınlarda endometrium (rahim iç tabakası) kanseri ve over (yumurtalık) kanseri çok daha az sıklıkla görülür.
Over kistleri ve memenin iyi huylu hastalıkları daha az görülür.
Dezavantajları
Her gün bir tablet alınmak zorunda kalınması bazı kadınlar için sıkıcı olabilir.
Meme kanserini artırıp artırmadıkları konusunda halen çelişkili sonuçlar mevcuttur. Ancak uzun süreli kullanan kadınlarda muhtemelen meme kanserini artırmamaktadırlar.
Riskleri
Doğum kontrol hapları damar sistemi üzerinde çok önemli etkiler yaptıklarından bu sistemin herhangi bir bölümünde tıkanıklığa yol açabilirler. Bu durum teorik olarak her zaman olabilir, ancak günümüzde kullanılan düşük doz ilaçlar sayesinde ender görülür hale gelmiştir.
Yan etkiler
En sık görülen yan etkisi hafif bulantıdır. Bu durumda bulantı giderici ilaç kullanılabilir.
İlk üç ayda ara kanamaları yapabilir. Bu geçici bir durumdur ve ilacın koruyuculuğunu azaltmaz. Üçüncü aydan sonra da bu durum devam ederse ilacı değiştirmek gerekebilir.
Baş ağrısı yapabilir ve bu ağrı genellikle ağrı kesicilere cevap verir.
Kimlerde Uygulanması Sakıncalıdır?
Gebelik şüphesi bulunanlarda,
Nedeni henüz belirlenmemiş adet dışı kanaması olanlarda,
Tromboflebit (damar iltihabı) geçiren ya da tromboflebit öyküsü olanlarda,
Beyin damarlarında tıkanıklık olan ya da öyküsü olanlarda,
Vücudun diğer organlarında damar tıkanıklığına yol açan bir durumun varlığında ya da önceden böyle bir rahatsızlık geçirmiş olanlarda,
35 yaş ve üzeri olan ve sigara içen kadınlarda,
Yetmezlikle seyreden kronik karaciğer hastalığı olanlarda,
İlaç içindeki etken maddelere karşı allerjisi olanlarda kesinlikle kullanılmaz.
Migren öyküsü, çeşitli kalp hastalıkları, nedeni bilinmeyen başağrıları, hipertansiyon, diabet gibi hastalığı olanlarda ise ileri incelemeler yapıldıktan sonra doktor kontrolü altında kullanılabilir.
Özel Durumlarda Kullanılma Şekli
Doğum kontrol hapları düşük ve kürtajdan hemen sonra başlanabilir.
Anne sütünü bozabileceklerinden emzirme döneminde uygulanmaları uygun değildir. Emzirmeyi düşünmeyenlerde ise doğumdan 6 hafta sonra başlanabilir. Daha önce başlandığında damarsal problemler oluşabileceğinden lohusalık döneminde kullanılmamalıdır.
Uyarılar
Jinekolojik muayene olmadan kullanılmamalıdır.
İlaç alma unutulursa ertesi günü iki adet birden alınmalıdır. İlaç üç günden daha fazla unutulursa kalan tabletler yine düzenli olarak alınmaya devam edilir ancak o ay prezervatif gibi ek bir korunma yöntemi uygulanır.
Ağrı kesicilere cevap vermeyen başağrısı, görme bozukluğu, göğüs ağrısı, bacaklarda şişme ve ağrı, karın ağrısı gibi durumlarda ilaç alımı kesilip doktora müracat edilmelidir
Doğum Kontrol Hapı Kullanımında Oluşan Özel Durumlar
Gebelik oluşması:
Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanılması durumunda pratik olarak gebelik imkansızdır. Ancak ilaç alımının unutulması, ilacın son kullanma tarihinin geçmiş olması ya da bilinmeyen bazı nedenlerle gebelik oluşabilir.
Gebelik oluştuktan sonra anne adayı doğum yapmaya karar verirse bebeğin gelişimi dikkatlice izlenmelidir. Doğum kontrol hapı kullanılması esnasında oluşan gebeliklerden doğan bebeklerde ciddi anomalilerin ortaya çıkma olasılığı ilacı kullanmamış olanlara göre çok yüksek değildir. Ancak bu tür olguların bildirildiği bilimsel yayınların sayısı bu konuda bir sonuca varmak için yeterli değildir.
Ara kanamaların uzun süre devam etmesi:
Hapların kullanılması esnasında ayın ilk haftasında lekelenme tarzında ara kanamaları sık görülür. Bu durum kadının bünyesi ilaca uyum sağladıktan sonra genellikle en fazla üç ay içinde kaybolur. Üç aydan daha uzun süren kanamalarda kadının yaşı 35 yaşın altındaysa ilaç değiştirilerek yöntem uygulanmasına devam edilebilir. Ancak 35 yaş ve üstü olan kadınlarda ilaç kullanımına son verilmesi ve buna rağmen kanamaların devam etmesi durumunda endometrial biopsi (rahim içerisinden parça alınması) yapılması gerekir.
İlaç kullanımına son verilmesine rağmen adet görülememesi:
Bazı durumlarda ilaç kullanımının kesilmesine rağmen düzenli adetler geri dönmeyebilir. Bu durum ilk üç ayda sıklıkla ortadan kalkar. Ancak bir yıla kadar adet görülmeyen durumlar olabilir. Doğum kontrol haplarının kadın üreme sisteminde kalıcı bir hasar bırakmaları söz konusu olmadığından adet görememe durumunda uygun tedaviyle ya da kendiliğinden düzenli adetler tekrar oluşur.
DOĞUM KONTROL İĞNELERİ
1 ) Yalnız progestin içerenler:
Etki mekanizması:
Yumurtlamayı önler, servikal mukusu (rahim ağzındaki salgı) kalınlaştırarak sperm geçişini engeller ve rahim duvarını inceltir.
Yöntemin etkinliği düzenli kullanımına bağlıdır. Doğru kullanıldığında %100'e yakın etkilidir.
Olumlu yönleri:
Uzun etkili ve koruyuculuğu yüksek olup kullanımı kolaydır.
Anne sütünün niteliğini değiştirmez.
Adet ağrılarını ve kanamayı azaltır.
Rahim kanserine karşı koruyucudur
Bırakıldığında doğurganlık geri döner
Olumsuz yönleri:
Enjeksiyon için sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Enjeksiyonları zamanında yapılabilmesi için sağlık personeline ve yeterli stoğa gereksinim vardır.
Doğurganlığın geri dönüşü aylar sürer
Kullanımın ilk 6 ayında düzensiz adet kanamaları görülebilir.
Kilo alımı görülebilir.
Kullanılmaması gereken durumlar:
Gebelik ve gebelik şüphesi
Aktif karaciğer hastalığı
Meme kanseri ve şüphesi
Genital organ kanserleri
Nedeni bilinmeyen vaginal kanama
Uyarılar:
Aşırı adet kanaması şiddetli ve uzun süren ara kanaması
Adet gecikmesi
Migren tipi başağrısı
Görme bulanıklığı
Şiddetli karın ağrısı
Enjeksiyon yerinde kızarıklık ve kanama olduğunda, tıbbi kontrol için sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
Kullanım kuralları:
İlk enjeksiyon mümkünse adetin ilk 7 gününde yapılmalıdır. Ancak gebelik olmadığından emin olunduğunda adetin herhangi bir gününde de uygulanabilir.
İğne 12 hafta ara ile uygulanmalıdır. 2 haftalık oynamalar olabilir. Daha fazla gecikmelerde gebelik testi(-) ise uygulanmalıdır.
Doğumu takiben emzirmeyen kadınlarda 4. Haftada, emziren kadınlarda 6. Haftadan sonra ve düşük yapanlara ise ilk 7 gün içinde uygulanabilir.
2)Östrojen + progestin içerenler:
Etki mekanizması:
Yalnız progestin içerenlere göre yumurtlamayı daha fazla baskılar. Servikal mukusu (rahim ağzındaki salgı) kalınlaştırarak sperm geçişini engeller ve rahim duvarını inceltir.
Yöntemin etkinliği düzenli kullanımına bağlıdır. Doğru kullanıldığında %100e yakın etkilidir.
Olumlu yönleri:
Koruyuculuğu yüksek olup kullanımı kolaydır.
Adet ağrılarını azaltır, adetleri düzenli hale getirir
Demir eksikliğinden kaynaklanan kansızlığı azaltır.
Yumurtalık ve rahim kanseri riskini azaltır
Yumurtalık kistleri ve iyi huylu meme kistlerini azaltır.
Bırakıldığında doğurganlık geri döner.
Olumsuz yönleri:
Özellikle ilk 3 ay içinde baş ağrısı, bulantı, yorgunluk hissi, lekelenme tarzında kanama ve memelerde duyarlılık olur.
Enjeksiyon için sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
Enjeksiyonları zamanında yapılabilmesi için sağlık personeline ve yeterli stoğa gereksinim vardır.
Kullanılmaması gereken durumlar:
Gebelik ve gebelik şüphesi
Aktif karaciğer hastalığı
Meme kanseri ve şüphesi
Koroner kalp hastalığı
Migren tipi başağrısı
Nedeni bilinmeyen vajinal kanama
35 yaş üstü sigara içen kadınlar
Uyarılar:
Göğüs ağrısı ve nefes darlığı
Şiddetli baş ağrısı ve görme bulanıklığı
Bacaklarda şiddetli ağrı gibi şikayetlerden birinin olması
Bir sonraki enjeksiyon tarihinden önceki 7 gün içinde adet görmeme veya lekelenme olamaması durumunda
tıbbi kontrol için sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Kullanım kuralları:
Kullanıcıya kan basıncı ölçümü ve meme muayenesini de içeren fiziki muayene yapılmalıdır.
İlk enjeksiyon mümkünse adetin ilk 7günü içinde yapılmalıdır.ancak gebelik olmadığından emin olunduğunda adetin herhangi bir günü yapılabilir.
Enjeksiyonlar 30 gün aralıklarla kas içine yapılmalıdır. 3 günlük oynamalar olabilir.
Emzirmeyen kadınlar için doğumdan sonraki 4. Haftadan itibaren, emziren kadınlar için 6. Aydan sonra uygulanabilir. Düzenli sağlık kontrolleri yapılmalıdır.
DERİALTI ÇUBUKLAR
NORPLANT UYGULAMASI
Hormon içeren küçük kapsüllerin cilt altına yerleştirilmesidir. Cilt altına yerleştirilen 6 adet kapsülden her gün belirli miktarda hormon salgılanmakta ve yumurtlama engellenmektedir.
Yerleştirilmesi ve çıkartılması küçük bir cerrahi operasyonla olmaktadır.
Etkinliği %100'e yakındır ve 5 yıl süreyle koruyucudur.
Kullanım sırasında sıklıkla adet düzensizlikleri yapmaktadır ve pek tercih edilen bir yöntem değildir.
Geçtiğimiz yıl bulunan ve İmplanon adı verilen cilt altı implant yöntemi, norplanta göre bazı avantajlar taşımakla (kapsül sayısının daha az olması, yerleştirilmesinin ve çıkarılmasının daha kolay olması) birlikte halen yaygın kullanım alanı bulmamıştır.
ERKEK DOĞUM KONTROL HAPI
Erkekler için geliştirilme aşamasında olan doğum kontrol yöntemleri arasında en revaçta olanlar testosteron hormonunun sperm hücreleri üzerindeki etkilerini engelleyerek etki edenler. Bu yöntemlerin sperm hücreleri üzerindeki muhtemel mutajen ("genleri bozucu") etkileri, yöntemlerin insanlarda kullanılabilirliğini henüz engelliyor.
Ancak fareler üzerinde başka nedenlerle yapılan deneylerde tesadüfen erkeklerde uygulanabilecek yeni bir doğum kontrol yönteminin yolu açıldı: Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda vaz deferens adı verilen sperm kanallarının (bu kanallar olgun sperm hücrelerini ana sperm kanallarına ve buradan da depolandıkları yere taşıyan kanalcıklardır) kasılmasını sağlayan bir reseptör (algılayıcı) olduğu saptandı. P2X1 adı verilen bu reseptör (algılayıcı) uyarıldıkça oluşan kasılmalar sayesinde sperm hücreleri aynen bir diş macunu sıkıldığında dışarı macunun boşalması gibi kanalda ilerlerliyorlar. İşte bu reseptörün varlığının saptanmış olması gerçek bir devrim niteliğinde, çünkü bu reseptörü dışarıdan verilen bazı ilaçlarla devre dışı bırakmak teorik olarak mümkün. Bu başarılırsa, vaz deferens kasılamadığından sperm hücreleri kanallarda ilerleyemeyecek ve böylece boşalma olsa bile boşalan sıvının dışarıdan bakıldığında niteliklerinde (renk, miktar) bir değişiklik olmamasına karşın sıvının içinde sperm olmayacak.
Ayrıca bu reseptörü devre dışı bırakan değil, uyaran bir maddenin bulunması da sperm sayısını artırmaya yardımcı olarak erkek kısırılığının tedavisine yeni bir yol açacak gibi görünüyor.
Şu anda bu yöntem yalnızca bir teoriden ibaret. Sorun, reseptörün yapısının tümüyle anlaşılması sonrası, bu reseptörü bağlayıp devre dışı bırakacak maddenin bulunmasında. Bu madde de bulunduğunda erkek doğum kontrol hapları bir hayal olmaktan çıkacak.
VAZEKTOMİ (ERKEKTE KANALLARIN BAĞLANMASI)
Vazektomi, erkekte sperm hücrelerinin testislerden, depolandıkları bölgelere geçişinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak bozulması işlemidir. Erkeğin kısırlaştırılması kadının kısırlaştırılmasından kolaydır.. Vas deferens denilen, spermleri testislerden (erbezi =husye) idrar yoluna taşıyan tüplerin ayrılıp bağlanmasıdır. Kolay, birkaç dakika süren bir ameliyattır. Erkek ertesi gün normal hayatına devam edebilir. Ancak ameliyattan sonra vücutta kalan spermler tamamen atılıncaya kadar korunmaya devam etmelidir. Bu 3 ay kadar sürebilir. Ameliyat basit olduğu halde erkeklerin çoğu bundan çekinir. Cinsel yaşantılarının azalacağından veya değişeceğinden korkarlar. Oysa böyle birşey, kesinlikle söz konusu değildir
Bu işlem sonrasında boşalma (ejakülasyon) esnasında boşalan sıvının dış görünüşünde hiç bir değişiklik olmaz, ancak sıvıda sperm hücreleri olmadığından gebelik oluşmaz.
Bu yöntem geri dönüşümsüz, sperm "kanallarında" ciddi hasar oluşturan bir yöntemdir; ve tüplerin eski haline getirilmesi çok zordur. Kanalların yeniden açılmasına yönelik mikro cerrahi ameliyatlar maliyeti yüksek ve başarı şansları düşük operasyonlardır. Bu ileride çocuk sahibi olmak isteyip istemediği konusunda kararsız olan erkeklerde uygulanmaz. Eşin rızası olmadan yapılan uygulamalarda eş boşanma başvurusunda bulunabilir. Bu nedenle eşin de rızası alınmalıdır.
Koruyuculuk oranı %100'e yakın olmakla beraber uygulanan yöntem ve bazı bireysel özellikler nedeniyle çok nadiren gebelik oluşabilir (<%1).
Koruyuculuğu hemen başlamaz. Operasyon öncesinde depolanan spermlerin atılması için genellikle üç ay, 15- 20 boşalma gerekir.
Kısa süren bir cerrahi işlemdir. Lokal anestezi altında yapılan ufak bir kesiden vaz deferenslerin kesilip bağlanması şeklindedir. Hastanede kalmayı gerektirmez.
Çok ender görülen bir durum gebelik oluşmasıdır. En etkili doğum kontrol yönteminde bile koruyuculuk %100 değildir; %100' e yakındır. Kanalların yeniden kendiliğinden açılması vazektomide ve tüp bağlanmasında nadiren görülür. Bu nedenle gebelik oluşma ihtimalini (az da olsa) akılda tutmalısınız.
TÜPLERİN BAĞLANMASI (TUBA LİGASYONU)
Kadın üreme organlarında spermle yumurtanın buluşmasını engellemek için geliştirilen cerrahi bir yöntemdir.
Genellikle karın bölgesinde yapılan küçük bir kesi ile (3-5 cm) tüplere ulaşılır ve tüpler bağlanır. Birkaç farklı bağlama çeşidi vardır. Laparoskopi (ışıklı bir tüple karın içerisine ulaşılması) ile de yapılabilmesi bir avantajdır. Ek olarak hemen doğum sonrasında veya sezaryen sırasında da yapılabilir.
Etkinliği %100' e yakındır. Çok az bir oranda tüplerin tekrar açılabilmesi ve gebelik ihtimali akılda tutulmalıdır. Operasyon tekniği başarı oranı ile ilişkilidir.
Adet bitimini takiben gebe olunmadığından emin olunarak uygulanır. Kısa süren küçük bir operasyondur. Aynı gün taburcu edilerek 1 ay sonra kontrole çağrılır.
Her cerrahi girişim gibi bazı özellikler taşır. Enfeksiyon riski, komşu organ zedelenmesi, anestezi riskleri göz önünde bulundurulmalıdır. Dikkatli bir operasyon tekniği kullanıldığında risk çok düşüktür.
Çocuk istemi olmayan, aile planlamasını tamamlamış çiftlerde uygun bir yöntemdir. Genellikle ileri yaşta uygulanması tercih edilir. Geri dönüşümsüz bir yöntemdir. Tüp bağlanmasının geri çevrilmesi çok zor ve mikro cerrahi gerektiren, başarı oranı düşük bir operasyon olduğundan, işlem öncesi danışmanlık büyük önem taşır.
Halk arasında yanlış bilinen bir nokta tüp bağlanmasının adet miktarını etkileyebileceği veya ağrılara neden olabileceğidir. Uygun teknikle yapıldığında, yumurtalık kan dolaşımı etkilenmeyeceğinden bu endişeler yersizdir.
KONDOM (PREZERVATİF= KILIF)
Kondom gebelikten korunmada eski çağlardan beri kullanılan bir yöntemdir. Günümüzde kondomlar lateks adı verilen maddelerden üretilmektedir. Özellikle spermisit bir maddenin eklenmesiyle, usulüne uygun kullanmak şartıyla, etkinliği yüksek bir doğum kontrol yöntemidir. Ancak prezervatif sert hareketlerden yırtılabilir veya dölyolundayken, kayarak çıkabilir. Bu da istenmeyen bir gebeliğe neden olabilir. Prezervatifin %85-93 oranında güvenli bir yöntem olduğu kanıtlanmıştır.
Kondom, ejakülasyon (boşalma) esnasında spermlerin (erkek tohum hücrelerini) vajinaya dökülmesini, dolayısıyla rahim ve tüplere ulaşmasını engeller.
Kondomun kullanımı özellik taşır. Yani; eğer düzgün kullanılmazsa etkinliği azalır. Koruyuculuk oranı ön planda uygulama şekline, ikinci planda kondomun kalitesine bağlıdır. Bu nedenle kondom kullanımı her ne kadar basit gibi görünse de her çift aşağıdaki noktalara mutlaka dikkat etmelidir:
Her kondom tek kullanımlıktır. Her ilişki esnasında yeni bir kondom kullanılmalı ve çıkarıldıktan sonra penis başında az miktarda da olsa sperm bulunabileceğinden tekrar ilişkiye girilmemelidir.
Kondom seçerken dikkat edilmesi gereken bazı özellikler vardır. Spermisit içeren kondomlar tercih edilmelidir.
Kondom her ilişkide kullanılmalıdır. Yalnızca gebelik açısından riskli günlerde uygulandığında koruyuculuk oranı düşer. Bu yüzden kadın adet döneminin hangi döneminde bulunursa bulunsun mutlaka her ilişkide kullanılmalıdır.
Kondomu ilişkinin başından itibaren uygulamalısınız. En sık yapılan hatalı uygulama cinsel ilişkiye kondomsuz başlanması ve hemen boşalma öncesi dönemde takılmasıdır. Bu durum istenmeyen gebeliklerin oluşmasına neden olabilir. Zira boşalmadan önce de erkekte uyarılma döneminde salgılanan sıvılarda sperm hücreleri bulunmaktadır.
Kadında ya da erkekte lateks ve/veya kondomun içerdiği spermisit ajanlara karşı alerji olması durumunda kullanılmamalıdır.
Kondom kullanımının en büyük avantajı düzensiz cinsel yaşamı olan çiftler için en uygun korunma yöntemi olmasıdır. Ulaşılması kolaydır ve ucuzdur.
Kondom kullanımının önemli avantajları vardır. Gebelikten koruması dışında AIDS, Hepatit B, C virüsü ve HPV (genital siğil) dahil tüm mikrobik etkenlerin cinsel ilişkide çiftin birinden diğerine bulaşmasını engeller. Bu özellik diğer korunma yöntemlerinin hiç birinde bulunmamaktadır. Ancak yukarıda sayılan enfeksiyon hastalıklarının yalnızca cinsel temasla bulaşmadığı unutulmamalıdır (Hepatit B'nin öpüşmeyle bulaşması, HPV'nin prezervatifin kapamadığı bölgenin teması ile bulaşması gibi).
Boşalma sonrası, penis normal boyutuna dönmeden vajinadan çıkarılmalıdır; yoksa kondom vajinada kalabilir. Bu durumda dikkatli bir şekilde işaret ve orta parmakları vajinaya yavaşça sokup kondomu bulunduğu yerden çıkarılmalıdır. Kondom ilişki sırasında yırtılırsa gebelik ve cinsel yolla bulaşan hastalık riski yüksektir. Acil kontrasepsiyon (gebeliği önleyici yöntem) uygulanması ve gerekirse enfeksiyondan korunmak için tedavi görülmesi amacıyla doktora başvurulması önerilir. Kondom ile korunan çiftler, kayganlaştırıcı madde kullanmamalıdır. Kayganlaştırıcı maddeler yırtılma riskini arttırır. Son kullanma tarihi geçmiş veya paket açık kaldığı için zarar görmüş kondomlar kullanılmamalıdır. Unutmayın; usulüne uygun kullanımda gebelik nadir görülür.
DİYAFRAM
Cinsel ilişki öncesinde kadının rahim ağzına yerleştirilen bir gereçtir. 1960'larda doğum kontrol hapının rahim içi korunma araçlarının ortaya çıkmasına kadar kadınlarca en çok kullanılan korunma aracı diyafram idi. Diyafram; küçük, kenarı ortasından daha kalın olan ince yuvarlak lastik bir kılıftır. Dölyatağına girişi kapatacak şekilde dölyolunun içine yerleştirilir. Böylece spermin geçip yumurtayı döllemesine engel olur. Jinekolojik muayene sonrası doktorun tavsiye ettiği boyutta diyafram alarak, ilk kullanım için doktor kontrolünde dener. Takılması tam olarak öğrenildikten sonra kullanılmaya başlanır.
Diyaframı kullanmadan önce üstüne sperm öldürücü krem sürmek gereklidir. Çünkü spermler hem birkaç saat yaşayabilirler hem de diyaframın kenarlarından içeriye sızabilirler. Buna dikkat edildiği takdirde diyafram etkili bir doğum kontrol aracıdır. Cinsel ilişkiden birkaç saat önce dölyoluna yerleştirilebilir. Ancak bu süre üç saati geçerse sperm öldürücü kremin etkisi geçer. O zaman diyafram tekrar kremlenmelidir.. İlişkiden en az 6 saat sonra çıkarılmalıdır.
Diyaframın çeşitli boyları vardır. Servikal Başlıklar da diyaframa benzer ancak daha küçüktür. Kullanılan diyaframın kadının yapısına uygun ölçüde olması şarttır. Zamanla kadının yapısında bazı değişiklikler olabilir. Bu durumda diyaframın ölçüsünü değiştirmek gerekebilir. Bu nedenle kontrol için arada bir doktora gitmek gerekir. Diyafram metodunun olumsuz yanı bazı kadınların lastiğe veya kimyasal kreme karşı hassas olmalarıdır. Ayrıca bazı kadınlar cinsel ilişki için çok önceden böyle bir hazırlık yapmanın soğuk ve hesabi olduğu kanısındadırlar.
Sperm öldürücü kremler türünden kimyasal maddeler sadece diyafram veya prezervatif gibi bir korunma aracına yardımcı olarak kullanıldıklarında yararlıdırlar. Yalnız olarak uygulandıklarında güvenirlik oranları çok düşüktür.
FİTİL VE DİĞER SPERMİSİTLER
İlişki öncesi vajinaya bazı sperm öldürücü maddelerin konması esasına dayanır. Fitil, sprey, jel, krem gibi formları mevcuttur. Etkinliği 1-2 saat sürer. İlişkiden en az 15 dk ile yarım saat önce uygulanmalıdır.
Tek başına etkinliği oldukça sınırlıdır. Gebelik riski %20 olarak oldukça yüksektir. Genellikle diyafram veya prezervatif ile birlikte kullanılır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da koruması bir avantajdır.
Spermisitlere karşı alerji veya kullanım sırasında tahrişe neden olması halinde kullanılmamalıdır
GERİ ÇEKME
En eski aile planlaması yöntemidir. İlişki sırasında erkek boşalmadan önce penisi vajinadan çıkarıp dışarıya boşalmaktadır.
İstenmeyen gebeliklerin büyük kısmı bu yöntem uygulanırken oluşmaktadır.
Yöntem erkeğin kontrolüne bağlıdır. Ama başarısızlığın temel sebebi bu değildir. Yöntemin etkisiz olmasının asıl nedeni, ilişkide, erkeğin penisinde, boşalmadan önce de sperm bulunmasıdır. Daha erkek boşalmadan bile belli oranda sperm vajinaya geçmektedir.
Modern tıpta doğum kontrol yöntemi olarak önerilmemektedir
TAKVİM YÖNTEMİ
Takvim yöntemi, geleneksel korunma yöntemlerinden biridir. Maalesef bir çok çift tarafından günümüzde de halen uygulanmaktadır. Bu yöntem bazı çiftlerde etkili olabilir; ancak her zaman sürprizlerle karşılaşma olasılığı mevcuttur. Takvim yöntemiyle korunanlarda bir sene içinde % 25- 30'unda gebelik oluşmaktadır! Bu rakam kabul edilemez. Gebelik olsa da olur diyenler için bu yöntem düşünülebilir.
Takvim yöntemi, "gebelik açısından en riskli" günleri hesaplayarak gebelikten korunmaya çalışmak şeklinde uygulanır. Takvim yöntemi en basit ve en ucuz korunma yöntemi olmakla birlikte gebelikten koruyuculuğu elbette doğum kontrol hapları, doğum kontrol iğneleri, spiral gibi yöntemlere göre çok daha düşüktür.
Takvim yöntemini bir korunma yöntemi olarak önermek, aslında modern jinekolojide yeri olmayan bir yaklaşımdır. Ancak bu yöntemi uygulamaya kararlı çiftler için yöntemin bazı bilimsel verilerle anlaşılması önemlidir. Ayrıntılı bilgileri doktorunuzla konuşmalı, kendi yumurtlama zamanınızı belirlemeye yönelik ipuçlarını öğrenmelisiniz.
Kadının yumurtlama zamanı her ay farklılık gösterebilir. Teorik olarak adet döneminin her gününde gebe kalabilir. Bu yöntem uygulandığında, ilişki kurulması risksiz olan o kadar az gün kalmaktadır ki; bu, ilişkinin çok kısa bir dönemle sınırlandırılması anlamına gelir. Üstelik bunun da bir garantisi yoktur. Her zaman yumurtlama sürprizleri ile karşılaşılabilir.
VAJİNAL DUŞ
Yetersiz bir yöntemdir. Spermler boşalmadan 90 saniye sonra bile rahim ağzına yerleşmiştir. Yani pratik olarak, boşalmadan sonra vajinayı temizleseniz bile, spermler çoktan rahim ağzını geçerek tüplere doğru yönlenmiş olabilir.
Bu yöntemle korunmaya çalışan kadınlar, yetersiz korunmalarının yanı sıra, tekrarlayan enfeksiyon riski taşırlar.
Vajinanın iç örtüsü, bu bölgeyi koruma altına alan özel flora ve salgılarla kaplanmıştır. Vajinal duş/ yıkama bu doğal korunma örtüsünü ortadan kaldırır. Enfeksiyon etkenleri korunmasız kalan vajina iç dokusuna nüfuz ederek kötü kokulu akıntı vb. kronik şikayetlere neden olur.
Vajinanın su dışında bazı solüsyonlarla (oksijenli su, sirkeli su, bitki suları vb) yıkanması da aynı şekilde etkisiz ve zararlıdır.
Bu yöntemi bırakmalı, doktorunuzdan daha etkin ve sağlıklı bir korunma yöntemi istemelisiniz.
ACİL KONTRASEPSİYON
Acil kontrasepsiyon (acil doğum kontrolü) gebeliği önlemek için uygulanan yöntemdir.
İlişkide kondomun (prezervatifin) yırtılması, korunmasız ilişkide bulunulması ve en önemlisi tecavüz vakalarında kadının gebe kalmasını önlemek için kullanılır.
Gerçekten istenmeyen gebeliklerin önlenmesi için oldukça etkili bir yöntemdir. Ancak koruyuculuğun %100 olmadığını bilmek gerekir.
Birkaç farklı yöntemle uygulanabilir; yüksek dozlarda hormon verilmesi, spiral takılması gibi. Uygulama ilişkiden sonraki ilk 72 saat, tercihen ilk 24 saat içinde yapılması gerekir. Koruyuculuk oranı ilk saatlerde uygulandığı anda çok yüksektir ancak süre arttıkça oran düşer ve 72 saat sonrasında koruyuculuğu oldukça azalır.
Amaç; embriyonun rahim içine yerleşmesini engellemektir.
Acil kontrasepsiyon her zaman, rastgele uygulanabilecek bir yöntem değildir. Çok özel durumlarda uygulanması gerekir ve alışkanlık haline getirilmemelidir.
Yüksek doz hormon (östrojen) kullanımındaki kısa vadeli dezavantajlar; bulantı- kusma yapabilmesi ve bir sonraki adet döneminde muhtemel düzensizlik yapabilmesidir. Spiral kullanımı ile ilgili tüm dezavantaj ve riskler de aynen geçerlidir.
Acil kontrasepsiyon gerekliliğinde doktorunuza danışmalısınız.
DÜŞÜK İĞNELERİ
Yeni başlamış bir gebeliğin ilaçlarla sonlandırılıp sonlandırılamayacağı merak edilen ve sıkça sorulan sorulardandır.
Düşük yaptırmak amacıyla ilaç kullanımı II. Dünya savaşı yıllarında gündemde idi. Yine nüfusu kalabalık olan ve bazı gelişmekte olan ülkelerde, (Hindistan, Çin vb.) bu tür ilaçların geliştirilmesine çalışılmakta idi. Günümüzde de giderek daha fazla popülarite kazanmasının nedeni, tıpta genel tedavi prensiplerinde giderek daha az cerrahi girişim kullanma eğilimi ile bağlantılıdır. RU-486 adı verilen bir ilaç, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinde kullanılan tablet şeklinde bir ilaç ve gebeliğin en erken dönemlerinde etki ederek gebeliğin sonlanmasını sağlıyor. RU-486 ya da diğer adıyla mifepriston gebeliğin en erken aşamasına etki ederek oluşan embriyonun rahim içinde yerleşmesini önlüyor.
Amerika' da kısa bir süre önce kullanımı onaylanan RU-486, ülkemizde henüz Sağlık Bakanlığı onayı almadı. Belki yakın gelecekte ülkemizde de kürtaj olmayı seçen kadınlar için alternatif bir yöntem olarak RU-486 kullanılabilecek.
Şu an için gebeliğin sonlandırılması ülkemizde yasal olarak 10. gebelik haftasına kadar ve kürtaj yoluyla gerçekleşiyor.
Halkımız arasında 'düşük iğnesi' veya "adet getirici iğne" olarak bilinen ilaçlar, aslında oldukça yanlış kullanılmakta ve suistimal edilmektedir.
Bu tür iğneler gebe olmayan bir kadına uygulandığında gerçekten de çoğu durumda kısa bir süre sonra adetin başlamasını sağlayabilirler. Ancak bu uygulama iki yönden hatalı. Birincisi bu ilaç düşük iğnesi değildir; yani gebeliğin düşmesine sebep olmaz ve istenmeyen bir gebeliğin devam etmesine neden olur. İkinci hata ise, adet gecikmesi mutlaka jinekolojik değerlendirme gerektiren bir durumdur. Bu nedenle bu ilacı kullanmadan önce bir kadın-doğum uzmanına danışılmalıdır.
MENOPOZ ÖNCESİ DÖNEMDE DOĞUM KONTROL
Menopoz öncesi dönmede adet düzensizlikleri özellikle de adetlerde gecikme sıklıkla olmaktadır. Adet düzensizlikleri yaşansa da doğurganlık ve dolayısı ile gebelik olasılığı hala devam etmektedir. Bu nedenle bu dönemde de etkili bir doğum kontrolü yöntemi uygulamak gerekmektedir.
SPİRAL
Bu dönemde uygulanabilecek etkili bir yöntemdir. Spiral uygulandıktan sonra tam olarak menopoza girene kadar spiral kalmalı. Ancak menopoza girildiğine emin olunduktan sonra spiral çıkartılabilir.
DOĞUM KONTROL HAPI
35 yaşından sonra da eğer sigara içilmiyorsa menopoza kadar doğum kontrol hapı kullanılabilir. Bu dönemde kullanılacak doğum kontrol hapı aynı zamanda sizi kemik erimesine karşı da koruyacaktır. Yıllık doktor kontrollerinizi mutlaka yaptırmanız gerekecektir. Bu kontroller sırasında rutin muayeneleriniz yanı sıra hormon tetkikleri de yapılarak menopoza girip girmediğiniz saptanacaktır.
Bu dönemde çocuk sayısı tamamlanmış olacağından tüplerin bağlanması veya vazektomi de uygun bir seçenek olabilir.
Bu dönemde uygulanabilecek diğer yöntemler:
Prezervatif
Aylık/ üç aylık iğneler
PROGESTERONLU RAHİM İÇİ ARAÇ (MİRENA)
Spiralin (RIA) etkin bir doğum kontrol yöntemi olmasına karşın taşıdığı bazı dezavantajlar, kullanımını kısıtlamaktadır. Söz gelişi; spiral kullanıcılarında adet kanaması miktarında bir artış söz konusudur. Ve bu yakınma bazı durumlarda spiralin çıkarılmasını dahi gerektirebilir.
Son birkaç yıldır yaygın olarak kullanılmaya başlanan hormonlu spiraller işte bu yan etkileri önlemektedir.
Mirena şu an Türkiye' de bulunan ve yaygın kullanılan tek hormon içeren spiraldir. Bu nedenle burada ticari ismi ile anılmaktadır.
Etki mekanizması; spiral ile aynıdır. Ek olarak, üzerinde taşıdığı progesteron hormonu rahim iç dokusunu incelterek gebeliği önlemedeki başarıyı arttırmaktadır.
Doğum kontrol yöntemi olarak kullanımının yanı sıra, adet kanamalarının aşırı olduğu durumlarda tedavi amacıyla da kullanılmaktadır. Adet kanamasının miktarını genel olarak azaltır. Bu nedenle özellikle adet kanamasından şikayet eden hanımlarda tercih edilebilir.
Genellikle adet döneminde takılması tercih edilir. Öncelikle dikkatli bir jinekolojik muayene yapılır. En uygun takılma günü belirlenir. Uygulanması spirale benzer. Ancak; rahim ağzının kapalı olduğu durumlarda dilatasyon (açma işlemi) gerekeceğinden anestezi uygulanabilir.
Mirena ile ilgili bir dezavantaj, maliyetinin diğer spirallere göre daha fazla olması. Ancak etkinliğinin yüksek olması nedeniyle bu dezavantaj göz ardı edilebilir.

İLGİLİ YAZILAR

  Hemen Ara